2 Temmuz 2023 Pazar

SA10249/SD2793: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 32

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

‘Birer çay daha içelim mi?’ diye sordu Cevval konuyu değiştirerek. ‘Ama gerçekten İD’nin ekiple geri dönmesi gerekiyordu ciddiyetimizin temsili açısından; sen toplantıya İD ile girdikten sonra başka bir seçenek bırakmadın bize!’

Ayağında gri-yeşil karması yarı sandalet bir babet, kolunda rengarenk bir saat, her elinin birinci, dördüncü ve beşinci parmaklarında iri taşlı her biri farklı renkte birer yüzük ve kulaklarından birinde sallanıp duran bilezik büyüklüğünde gümüş rengi metal bir küpe vardı. Poe Kolyesi de boynundaydı.

‘Havaii’ye mi yolculuk?’ diye sordum biraz istihzâ ile. Sonra Cevval’e, ‘Bak ayakkabılarının rengi senin gözlerinin rengi ile aynı Cevval!’ dedim.

Bütün çabalarıma rağmen Cevval neşesini kaybetmemişti, kaybetmeye niyeti de yoktu. İD’ye oturması için yer gösterdikten sonra otururken cevabını hemen yapıştırdı:

‘Zevkli kadın, gerçekten!’ dedi. ‘Ayrıca renkli kadın; o olmazsa bu yemek ve yolculuk monoton geçecekti!’

‘Monoton geçmeyeceği kesin!’ dedim yine iğneleyen sesimle. ‘Bir metal konseri dinleyeceğiz!’

‘Hiç de bile!’ diye bağırdı İD. ‘Sallanırken ses çıkarmıyor küpem!’

‘’Resmî bir kıyafet giyseydin hiç değilse?’ dedim yargılayan bir bakışla. ’Burası elçilik ve bu yarı resmî bir ekip!’

Altta kalmak gibi bir şey yoktu hayatında, ‘Sen niye giymedin o resmîîî kıyafeti?’ diye sordu hemen son i’yi uzatarak. ‘Unutma, ben senin asistanınım!’

Cevval’e baktım; tatlı tatlı gülümsüyordu. Anlaşılan ‘asistan’ kurgusu gereği İD’yi aramış ve dönüşte ekibe katılmasını sağlamıştı, İD bizimle de Türkiye’ye dönecekti. İstihbaratçılar dışında hiç kimse İD ile ilgili durumun iç yüzünü bilmiyordu çünkü.

‘Ne dedin onlara?’ diye sordum Cevval’e. ‘Asistanım iş gereği bizden önce mi gelmiş oluyor Amerika’ya?’

‘Zekâna hayranım!’ dedi Cevval kahkaha atarak. ‘Bir tek soru ile neler tasarladığımı ve yaptığımı çözdüğünü ilan ettin Mühendis! Gelirken ekipte yoktu, bir sürü sorudan başka türlü kurtulamazdım. Hem zaten sen işin bir parçası olduğuna, o da geçmişte çok sık senin asistanlığını yapmış olduğuna göre bunda yalan yok!’

İD hemen atıldı, ‘Arabayı bırakmaya giderken aradı Cevval!’ dedi heyecanla. ‘Las Vegas’a gidecektim ben de!’

‘Bence!’ dedim sakin sakin. ‘Zekâmla ilgili övgüler yerine, İD’yi de yormayacak, heyecanlandırmayacak daha gerçekçi çözümler bulmalısın Cevval!’

İD çok serindi, ‘Ya yorulmayı, heyecanlanmayı seviyorsam?’ dedi. ‘Cevval ne yapabilir ki?’

‘Hiç!’ dedi Cevval. ‘Kadınların yorgunluğu, heyecanı olmasa yaşayabilir miyiz biz gerçekten, Mühendis? O makineleşmiş kişiliğin üç gündür nasıl renklendi bak! Bunu hep kadına, İD’ye borçlusun!’

‘İkinize ancak bir tek şey söyleyebilirim!’ dedim ve Eûzu Besmele çekerek Müddessir Suresi'nin 38. ayetini Arapçasından okudum ve sonra anlamını söyledim: ‘Her nefis, yaptıklarına karşılık tutulan bir rehindir!’

İkisi de gayet anlayışlı birer bakışla bakıyorlardı bana, Kur’an’dan ayetler okumamı hiç yadırgamıyorlardı. Aslında biraz da yadırgamalarını istiyordum; yadırgasınlar ve benden biraz uzaklaşsınlar.

‘Biz seni böyle seviyoruz!’ dedi Cevval oturduğu koltukta öne doğru çıkarak. ‘O nasıl işlediğini anlayamadığım kafanın içinde bütün olarak Kur’an’ı tutuyorsun, istediğin zaman yaşadığımız her şeye yönelik bir veya birkaç ayet bulup okuyorsun; istiyorsun ki o ayetler seni dosdoğru ilerlemeye sevk ettiği gibi bizi de sevk etsin. Peki mantıklı ol kardeşim, sence bu mümkün mü? Biz senin gibi yetiştirilmedik, senin gibi kontrollü bir hayat sürmedik, bu birdenbire olabilecek bir şey değil; ben şahsen istesem bile birdenbire olmaz. Bence Allah, bunu hepimizden çok daha iyi biliyor ve umarım bana algılarımı ve hayatımı düzenlemem için fırsat verir. İD’yi bilmem; o benden çok daha zor bir değişimi göze alacak eğer isterse!’

İD çocuk gibi neşeliydi. Poe Kolyesi’nin madalyonunu yine iki eliyle kavramış ve yazılı kısmı kendisine doğru çevirmişti; okudu sesine şiir tınısı katarak: ‘We loved with a love that was more than love- Aşktan öte bir aşkla sevdik!’

‘Ben değil!’ dedi Cevval İD’ye takılarak. ‘Ben aşkla değil, dostça sevdim!’

Ben bu kez Cin Suresi’nin 16-17. ayetlerinin Türkçesini okudum:

‘Eğer hak yolda dosdoğru yürürlerse kendilerini, içinde denemek üzere nimetlere boğarız; kim de rabbini anmaktan yüz çevirirse Allah onu gitgide artan bir azaba uğratır.’

‘Birer çay daha içelim mi?’ diye sordu Cevval konuyu değiştirerek. ‘Ama gerçekten İD’nin ekiple geri dönmesi gerekiyordu ciddiyetimizin temsili açısından; sen toplantıya İD ile girdikten sonra başka bir seçenek bırakmadın bize!’

İkisinin de yüzlerinin asıldığını görünce gerilim üretmekten vazgeçmeye karar verdim:

‘İkiniz de samimi insanlarsınız!’ dedim yumuşak ve gülümseyen bir sesle ‘Alıştığınız gibi davranıyorsunuz, bunu yadırgayamam; ama sizden de benim alıştığım gibi davranmamı yadırgamamanızı istiyorum! Başka türlü davranamam ben, beni ben yapan bu davranış kalıplarımdır. Kur’an bütün olarak hafızamda; özgür düşüncelerimin sonsuz sınırlara ulaşmasını sağlayanlar da Kur’an’ın ayetleri. Beni insanın, nefsimin ve şeytanın daraltma girişimlerine karşı koruyorlar; siz böyle bir insanı seviyorsanız bu yüzden seviyorsunuz demektir bu. Sevmek eğer farkındalıklarla dolu ise bir anlam taşıyor; daraltılmışsa sevmek değil öldürmek oluyor işte… beni öldürmeyin lütfen!’

Cevval kendini tutamamış ve gülmeye başlamıştı. İD de gülüyordu.

İkisi birden ‘Seni öldürmeyeceğiz!’ dediler kahkahalarla gülerken…


<< Önceki                      Sonraki>>


[26.06.2023, (5/65 (489))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 02.07.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı