Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Erdoğan’s Economic Reckoning
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin jeopolitik konumunu kullanarak diğer ülkelerden mali yardım alabilmek için popülist harcama çılgınlığını Türkler Mayıs ayında oylarını kullanana kadar sürdürebildi. Ancak şimdi gerçekler ortaya çıkacak ve bu hiç de hoş olmayacak."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay yeniden seçilmesinin ardından zafer turu kısa sürecek, çünkü ülkesi ekonomik erimenin eşiğinde. Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılında ilk kez iktidara geldiğinde de Türkiye ekonomisi krizdeydi. O dönemde Türkler ezici bir çoğunlukla Avrupa Birliği'ne katılmak istiyordu, bu nedenle Erdoğan'ın 2003'ten cumhurbaşkanı olduğu 2014'e kadar liderliğini yaptığı AKP hükümeti ekonomik reformları hayata geçirdi ve üyelik başvurusunda bulundu.
2010 yılına gelindiğinde, bu reformlar amaçlandığı gibi işliyordu. Kişi başına düşen gelir üç kat artarak Dünya Bankası'nın Türkiye'yi üst-orta gelirli bir ülke olarak sınıflandırmasına yol açtı. Ekonomi hızla büyürken bile enflasyon oranı %100'ün üzerindeki zirve noktasından tek haneli rakamlara düşmüştü. Ancak bu ilerlemeye rağmen AB katılım müzakereleri durmuştu. Üyelik ihtimali hızla azalan Erdoğan, Avrupa'ya sırtını dönmeye başladı. Yeni siyasi stratejisi, kırsal kesimdeki Türklerin dindarlığına hitap etmekti; bu da teknokratik yetkinlikten otoriter popülizme geçişi gerektiriyordu.
Erdoğan, 85 milyonluk nüfusu ve Avrupa Birliği, Rusya ve Orta Doğu'yu kapsayan jeopolitik çevresiyle her zaman karmaşık bir diplomatik oyun oynamak zorunda kalacaktı. Amerika Birleşik Devletleri'nden savaş uçakları ve diğer silahlardan oluşan bir istek listesine karşılık alamayınca, bunun yerine Rusya'dan silah satın aldı. Geçen yıl Ukrayna limanlarından tahıl sevkiyatına izin verilmesi için Rusya ile bir anlaşma yapılmasına yardımcı oldu ve İsveç'in Kürdistan İşçi Partisi (Terör Örgütü PKK) ile bağlantılı kişilere sığınak sağlamasını gerekçe göstererek İsveç'in NATO'ya girişini engellemeye devam ediyor.
AB'den uzaklaşma belki de en çok Erdoğan'ın giderek daha alışılmışın dışında ve düzensiz hale gelen ekonomi politikalarında fark edilebilir. İstanbul Boğazı'na üçüncü bir köprü, yeni bir kanal, yeni bir havaalanı ve binden fazla odalı bir cumhurbaşkanlığı sarayı gibi iddialı altyapı projelerini finanse etmek için, Türkiye'nin büyüyen cari hesap açıklarını dengelemek üzere giderek daha fazla sermaye girişine bel bağladı. Ardından, enflasyon yükseldikçe, merkez bankalarının standart uygulamasının (ekonomik sağduyudan bahsetmiyorum bile) tam tersi olarak faiz oranlarının düşürülmesinde ısrar etti. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu, Erdoğan'ın ihracat artışını teşvik edeceğini umduğu liranın döviz kurunun düşmesine neden oldu. Nihayet, liranın beş yıl süren değer kaybının ardından, enflasyonu dengelemek için başarısız bir çabayla düşüşü durdurmaya çalıştı.
2022'nin başında Türkiye'nin ekonomik durumu zaten vahim durumdaydı. Enflasyon üç haneli rakamlara yükselmiş, döviz kuru ciddi şekilde aşırı değerlenmiş ve cari açık hızla artmıştı - tüm bunlar The Economist'in Erdoğan'ın "voodoo (büyü) ekonomisi" olarak adlandırdığı şey sayesinde oldu.
Enflasyonun faiz oranlarının düşürülmesiyle kontrol altına alınabileceğine olan inancını bastırarak, aynı yıllar içinde dört merkez bankası başkanı değiştirdi. Onun talimatıyla, iddialı harcama programlarını finanse etmek üzere yabancı sermayeyi çekmek için özel önlemler alındı. Bunlar arasında, banka mevduatlarını TL olarak tutan Türklere, faiz oranından daha fazla değer kaybının telafi edileceğine dair bir kamu taahhüdü de vardı. 2023'ün başlarında bu tür mevduatlar tahmini olarak 125 milyar dolardı; Türkiye'nin 2022 GSYH'sinin yaklaşık yedide biri.
Sanki bu masraflar yeterince külfetli değilmiş gibi, hükümet Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bir dizi akılsızca politikayı da uygulamaya koydu. Kamu harcamaları arttırıldı ve asgari ücret %55 oranında yükseltildi. Türklere bir aylık bedava doğalgaz ve çok daha fazlası verildi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, enflasyon yıllık bazda neredeyse %100'e ulaştı ve (sübvanse edilen) ekmek gibi temel tüketim mallarının kıt olduğu bildirildi.
Şubat ayı başında Türkiye'nin güneydoğusunda meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki depremde 55.000'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, konutlar, yollar ve diğer altyapı muazzam ölçüde tahrip olmuştur. İyileştirme ve yeniden inşa için gereken kaynaklar, mali durumu düzgün olan bir hükümeti bile zorlayabilirdi.
Aslında Türk ekonomisinin seçimden çok önce tam ölçekli bir krize girmemiş olmasının tek nedeni Erdoğan'ın başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer ülkelerden mali destek sağlamayı başarmış olmasıdır. Türkiye'nin jeopolitik konumundan yararlanarak, Türkler oylarını kullanana kadar harcama çılgınlığını sürdürebildi. Ancak şimdi bir dönem daha kazandığına göre ekonomik bir hesaplaşma kapıda. Diğer ülkeler Türkiye'nin aşırı hükümet harcamalarını (ve verimsiz faiz oranı politikalarını) finanse etmeye devam etmeye istekli olmadıkça, ciddi reformlar yapması gerekecek. Aksi takdirde, Türkiye uluslararası sermaye piyasalarına erişimini kaybedecek ve ekonomik görünümü felakete dönüşecektir.
Erdoğan, her ikisi de son derece saygın olan yeni bir maliye bakanı ve merkez bankası başkanı atadı bile. Yeni yönetim, faiz oranlarını yeterince yükseltmek, liranın değer kaybetmesine izin vermek ve gerçekçi bir bütçe kabul etmek de dahil olmak üzere bir dizi politika reformu yaparsa, yine de bir erimeyi önleyebilir ve daha sürdürülebilir bir büyüme yoluna geçebilir. Ancak başarı, sancılı ayarlamalar gerektirecektir.
Yeni hükümet altta yatan sorunları çözmedikçe ya da dost ülkelerden daha fazla finansman sağlamadıkça, bir kriz kaçınılmaz hale gelecektir. Bu da Türkiye için bir başka trajedi, Avrupa ve dünyanın geri kalanı için de başa çıkılması gereken bir başka büyük zorluk olacaktır.
Anne O. Krueger, İstanbul, 27 Haziran 2023, Project Syndicate
(Dünya Bankası'nın eski baş ekonomisti ve Uluslararası Para Fonu'nun eski birinci genel müdür yardımcısı olan Anne O. Krueger, Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda Uluslararası Ekonomi Kıdemli Araştırma Profesörü ve Stanford Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Merkezi'nde Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapmaktadır.)
Seçkin Deniz, 13.07.2023, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.