16 Temmuz 2023 Pazar

SA10268/SD2805: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 36

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Her insan doğduğu ve büyüdüğü ortamlarda ve kişiliğinin inşâsında kullanılan bilgiyi sorgular, organik akıl yürütmelerle, kendisine özel çabalarla, arayışlarla kendi kişiliğini diğerlerinden bağımsız bir olgunluğa ulaştırmak ister. Kuşkusuz bu, kişinin başarılı olabileceği gibi başarısız da olabileceği bir arayış sürecidir."

‘Dağ Yazarı’ notlarında bilgi ve insan ilişkisini de işlemişti:

“İnsanın inşâsının bilgiyle mümkün oluşu, bilgiyi ve bilgi üreteçlerini önemli kılıyor. İnsanı bilgilendirme süreçlerinin tarih boyunca çatışma alanları olarak egemenlerin gündeminde sık yer bulmasının tek sebebi, bilginin ve bilgiye ulaşımın kontrolü ile tasarlanan insan profilini inşâ etme hakkını süreklileştirmekti. Sürekliliğin kesintisizlikle ilgisi, akıntıya kontrol dışı verilerin girmesini engellemeyi de zorunlu kılıyordu.

Bugünden geriye doğru bakıldığında her devlet/sistem yapısında örgün ve yaygın eğitim ve öğretim için tasarlanan müfredat hedeflerinin, çerçevelerinin ve içeriklerinin ideolojik çatışmalara neden olduğu görülebilir.

İdeolojik çatışma alanları psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve politik değişkenlerin konumlarına bağlı olarak çeşitlendiğine göre, bu dört ana başlığı kendisine bağlayan dinler ya da din dışı ideolojiler eğitim-öğretim süreçlerini kontrol etmek isteyenler için önemliydiler; başka türlü olamayacağı için de önemli olmalıydılar.

Çünkü; dinlerin ve ideolojilerin, bireylere, toplumlara vaat ettiği temel şeyler, bireysel ve toplumsal mutluluğu ve refahı sağlayan yönetsel stratejilerdi. Aksi hâlde dinler ve ideolojiler insanlar tarafından önemsenecek hiçbir değer taşımayacaklardı.

Devlet kurgularının tasarladığı insan tipinin inşâsında sözlü ve yazılı geleneklerin (tradisyon) postulatlarına tam bağımlılık vardır ve devlet erki bu bağımlılığın sürmesi için toplumları ve bireyleri zorlar. Sorgulanamaz dayatmaların, dogmaların, sözlü ve yazılı geleneğin içinden gelerek ve sürekli kendi akıntılarında kendilerine benzer doğurganlıklarla üremesi, geleneğin ihmal edilemez bir gerginlikle kuşatılmış olmasını da gerekli kılar.”

W.B. Yeats’in ‘Kültür Birliği’ çabalarının farkındaydı ‘Dağ Yazarı’. CHP’nin faşist döneminin (1938-1946) Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in Dünya Klasiklerinin çevrilerek yayınlanması projesi çerçevesinde Batı klasiklerinin yayınlanması ve dağıtılması için giriştiği devlet faaliyetlerini hatırlıyordum tarihten; aynı zamanda binlerce yıllık İslam Kültürü’ne yönelik düşmanlık faaliyetleri, Kur’an’ın okunulmasının ve öğrenilmesinin yasaklanması, polis ve jandarma marifetiyle Kur’an okuyanların ve öğretenlerin takibe alınması, mahkum edilmesi unutulacak bir saldırı değildi.

Tarihte çok az rastlanan bir ‘Kültür Kırımı’ ve yeni bir ‘Kültür Dayatması’ yaşanmıştı o sekiz yıllık dönemde. Satanist Arthur Schopenhauer’ın etkilediği bütün isimlerin kitapları Türkçeye çevrilmiş ve Batılılaşma adı altında satanist ‘Kültür Birliği’nin gerçekleşmesi için gereken her şey yapılmıştı; ancak diledikleri ölçüde başarılı olamamışlardı.

Halkın büyük çoğunluğu cehaletle suçlanarak aşağılansa da o kitapları okumamakta direnmişti. Sorgulayan nesiller de bu direnişten doğmuştu; gerginliğin doğası Kültür Birliği’ne karşı kendi gerçeğini dayatıyordu.

‘Dağ Yazarı’ analizini şöyle sürdürüyordu:

“Bu gerginliğin, doğuştan gelen özelliklerine bağlı olarak insan aklını zorlaması ve isyana yöneltmesi, yeni ve tatmin edici arayışlara duyulan ihtiyaçtan kaynaklansa da, temel hareketlendirici faktör, insan bilincinin dayatmalardan uzak ve bağımsız düşünebilme refleksleri ile sonsuz dinginliğe duyduğu özlemdir.”

Batı klasikleri okurlarının zihninde yankı odaları oluşturuyor, onları baskı altına alıyor, dinginlik değil şüphe, kaos, çatışma ve ahlak dışılık öğretiyorlardı. Doğu klasikleri de öyleydi; öğretileri okurun içinden dışına, topluma ve Allah’a doğru yol alıyor gibi görünüyor ve okuru açık bir şekilde kendisine ya da başkalarına çekerek yalnızlaştırıyor ve Allah’ın yolundan uzaklaştırıyorlardı.

“Tradisyonel gerginlikler, aile içi sözlü ve uygulamalı örnek davranışlardan, dinî öğretilere ve ibadetlere, inisiyatik formlar ve ritüellere, determinist ve katı bilimsel tutumlara kadar süren tek yönlü korumacı/konformist bilgi akışını süreklileştirmeyi hedeflediklerinden, bireyleri doygun ya da yarı doygun sorgulamalarla farklı çıkış noktaları aramaya sürüklerler.” diyordu ‘Bekçi’.

Ve sonra insan zihninin işleyişini çözümlüyordu:

“Gerginlik yoksa arayış da yoktur. İnsanlık tarihi, bundan dolayı yasak meyve gerginliğinin ortaya çıkışı ile başlar. Ancak yasak meyve gerginliği, tradisyonel bir gerginlik değil varlıksal bir gerginliktir. Bu tamamen/eksiksiz bir sınanma sürecinin başlangıcıdır. Çünkü; bu gerginliğin beşerî öncesi yoktur. Her insan bundan dolayı dogmatik olsun ya da olmasın herhangi bir dayatmanın ürettiği gerginliklerin etki alanından çıkmak üzere donatılmış olarak doğar.”

‘Dağ Yazarı’nın çözümlemeleri dikkatimi sistematik alana yöneltmişti. Cumhuriyet devletinin desteklediği ‘Kültür Birliği’ projesi o kadar büyük bir düşmanlıkla halka saldırmıştı ki ancak dar bir çerçevede ‘Kültür Birliği’ sağlanabilmiş ve bu atmosferde yetişen gençler halktan ve kültürlerinden koparak yalnızlaştırılmışlardı.

Ancak insan olgusu sonsuza dek kontrol edilebilir değildi. ‘Bekçi’ net bir fotoğraf çekiyordu:

“Her insan doğduğu ve büyüdüğü ortamlarda ve kişiliğinin inşâsında kullanılan bilgiyi sorgular, organik akıl yürütmelerle, kendisine özel çabalarla, arayışlarla kendi kişiliğini diğerlerinden bağımsız bir olgunluğa ulaştırmak ister. Kuşkusuz bu, kişinin başarılı olabileceği gibi başarısız da olabileceği bir arayış sürecidir.

Tradisyonel gerginlikten kaynaklanan müdahalelerin tümü, kişinin yaygın/konformist kişilik tiplerine uygun bir gelişim süreci içinde kalmasını sağlamak içindir. Aralıksız bir şekilde süren bu gerginlikler, kişinin arayış sürecini olumlu ya da olumsuz etkilerler.

Başarısızlıklar geleneğin zaferini, başarılar bireyin zaferini simgelerler. Tarih boyunca gönderilen peygamberlerin karşılaştığı sorunlar da tradisyonel gerginliklerden kaynaklanırlar; ancak aynı zamanda peygamberlere inanıp, onun tekliflerine evet diyen kişilikler de tradisyonel gerginliklerin ürettiği arayış süreçlerinin sonuçlarıdır. Modern-post Modern çatışmaların geçmişi 19 ve 20. yüzyıllardan çok daha önceye sırf bu yüzden uzanır.”

‘Dağ Yazarı’, ‘Bilgi’nin yaşadığı travmalara ve travmatik bilgi ile kurduğu ilişkiye bağlı olarak ruhsal dengesizlikler yaşayan, ancak buna rağmen kendisini geliştirmeye çalışan insanın serüveninde bilginin kaynağına dikkatle bakmaktaydı. Alternatif veya rakip fikirlerin veya kavramların serbest dolaşımına izin vermeyen kapalı bir sistemin tekrarlanmasıyla belirli fikirlerin, inançların veya veri noktalarının güçlendirildiği ‘Yankı Odaları’na karşı dikkatli olmak gerektiğini düşündürtüyordu:

“Pastel renklerin kullanıldığı zeminlerde tüm renklerle figür çalışması yapılabilir; herhangi bir uyumsuzluk yaşanmaz.

Yeryüzünde yaşayan insan neslinin, düşüncelerindeki genleşme arttığı ölçüde ikna güçlük katsayısı da büyür. Bilginin dairesel gelişimi düşünen insanı karşı konulmaz keşiflere yöneltir. Doygunluğun en büyük hâz olduğu bilgi serüveninde insan, düşünmediklerini düşünenlerin fikirlerini merak burgularıyla irdeler; özgürlüğün katmanlarını sıkılaştırmaya uğraşır.

Bilgi avcısını bekleyen büyük tehlikeler, pastel zeminleri tanıtım argümanı olarak kullanan düşünce ve inanç sistemleridir. Söz konusu tehlikenin etken güçleri, tüm inanç ve fikirlere saygı duyduklarını önemle belirttikleri sürece, muhataplarını daha kolay etkileyebileceklerini bilirler. Onların av kokusu almaları için iki küçük belirti gereklidir; doyumsuzluk ve arayış...” 


<< Önceki                      Sonraki>>


[29.06.2023, (5/73 (497))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 16.07.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı