13 Eylül 2023 Çarşamba

SA10356/SD2864: ABD-Çin Savaşını Önlemek

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Clinton dönemi Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi'nin uluslararası ilişkilerden sorumlu kıdemli ekonomisti, Uluslararası Para Fonu (IMF), ABD Merkez Bankası (FED) ve Dünya Bankası gibi küresel kuruluşlarda çalışmış, Atlas Capital Team'in Baş Ekonomisti, Roubini Macro Associates'in CEO'su, TheBoomBust.com'un kurucu ortağı, MegaThreats kitabının yazarı ve New York Üniversitesi Stern School of Business Emeritus Ekonomi profesörü olan Nouriel Roubini'ye aittir ve gittikçe yaklaştırılan ABD-Çin Savaşı'nın önlenmesine odaklanmaktadır. Analiz, 'Küresel Satanist Sistem'in 'kaos dengesi'ni korumak için savaşın ve küreselleşmenin sürmesi adına 'Çin aslında tehdit sayılmaz' modunda bir yaklaşımın nasıl mümkün olduğunu görmeniz açısından yayınlanmıştır. ABD, Çin'i kuşattığı gibi rakip olarak gördüğü Türkiye'yi de kuşatmakta ve çevresi ile bağlarını koparması için komşularını kışkırtmaktadır.
Seçkin Deniz, 11.09.2023, Sonsuz Ark 

Preventing a US-China War

"Çin ve Amerika'nın ekonomik ve jeopolitik gerilimleri azaltacak ve küresel sorunlar karşısında sağlıklı bir işbirliğini teşvik edecek politikalar izlemeleri gerekmektedir. Mevcut çatışmalarına neden olan konularda yeni bir anlayışa ulaşamazlarsa, eninde sonunda çarpışacaklar ve bu da dünya için feci sonuçlar doğuracaktır."

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin çarpışma rotasında ilerlemeye devam ediyor. Aralarındaki yeni soğuk savaş, Tayvan meselesi yüzünden eninde sonunda kızışabilir. "Thucydides Tuzağı" -yükselen bir gücün görevdeki bir hegemonla çatışmaya mahkum görünmesi- uğursuz bir şekilde beliriyor. Ancak bırakın savaşı, Çin-Amerikan gerginliğinin ciddi bir şekilde tırmanması bile önlenebilir ve dünya kaçınılmaz olarak bunu takip edecek dehşet verici sonuçlardan kurtulabilir.

Yükselen bir güç, hakim küresel güce meydan okuduğunda her zaman en azından bazı gerilimler olacaktır. Ancak Çin, Amerika'nın göreceli gücünün zayıflayabileceği ve kendi stratejik düşüşünü önlemeye kararlı olduğu bir anda ABD ile karşı karşıya geliyor. Dolayısıyla her iki taraf da diğerinin niyetleri konusunda giderek paranoyaklaşıyor ve çatışma, sağlıklı rekabet ve işbirliğinin yerini büyük ölçüde almış durumda. Her iki taraf da kısmen suçludur.

Başkan Xi Jinping yönetiminde Çin, Deng Xiaoping'in "reform ve dışa açılma" kavramına bağlı kalmak yerine daha otoriter hale geldi ve devlet kapitalizmine doğru ilerledi. Dahası, Deng'in "gücünü sakla ve zamanını bekle" düsturu yerini askeri atılganlığa bıraktı. Çin'in giderek daha agresif bir dış politika izlemesiyle birlikte, Asya'daki bazı komşularıyla arasındaki toprak anlaşmazlıkları daha da kötüleşti. Çin, Doğu ve Güney Çin Denizlerini kontrol etmeye çalışmış ve Tayvan ile her ne şekilde olursa olsun "yeniden birleşmek" için giderek daha sabırsız hale gelmiştir.

Ancak Xi, ABD'yi kendi saldırgan "kapsamlı çevreleme, kuşatma ve bastırma" stratejisini izlemekle suçladı. Öte yandan ABD'de pek çok kişi Çin'in ABD'nin Asya'daki stratejik hegemonyasına meydan okuyabileceğinden korkuyor ki bu da İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bölgenin görece barış, refah ve ilerlemesinde belirleyici bir faktör.

Çinli liderler ayrıca Amerika'nın yarım yüzyıldır Çin-Amerikan ilişkilerinin temelini oluşturan "Tek Çin" ilkesine artık bağlı olmadığından korkmaktadır. Amerika sadece Tayvan'ı savunup savunmayacağı konusunda daha az "stratejik belirsizliğe" sahip olmakla kalmadı; aynı zamanda AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD) paktı, Quad (Avustralya, Hindistan, Japonya ve ABD) ve NATO'nun Asya ekseni aracılığıyla Hint-Pasifik ittifaklarını güçlendirerek Çin'in çevrelenme korkularını körükledi.

Bir çarpışmayı önlemeye yönelik ilk adım, hüküm süren bazı endişelerin aşırı olduğunu kabul etmektir. Örneğin ABD'nin Çin'in ekonomik yükselişinden duyduğu endişe, on yıllar önce Almanya ve Japonya'nın yükselişine karşı takındığı tavrı anımsatmaktadır. Sonuçta, Çin'in potansiyel büyümesini yılda sadece %3-4'e düşürebilecek, son birkaç on yılda elde ettiği yıllık %10'luk büyüme oranının çok altında, önemli ekonomik sorunları var. Çin'in yaşlanan bir nüfusu ve çok yüksek genç işsizliği; hem özel sektörde hem de kamu sektöründe yüksek borç seviyeleri; iktidar partisinin gözdağı vermesinin bir sonucu olarak düşen özel yatırımlar ve toplam faktör verimliliği artışını engelleyen devlet kapitalizmine bağlılığı var.

Dahası, derinleşen ekonomik belirsizlik ve geniş bir sosyal güvenlik ağının olmaması nedeniyle Çin'in iç tüketimi zayıfladı. Deflasyonun baş göstermesiyle birlikte Çin'in artık Japonlaşma endişesi taşıması gerekiyor: uzun bir büyüme kaybı dönemi. Pek çok gelişmekte olan piyasa gibi Çin de yüksek gelir statüsüne ulaşıp dünyanın en büyük ekonomisi olmak yerine nihayetinde "orta gelir tuzağına" düşebilir.

ABD, Çin'in potansiyel yükselişini abartmış olsa da, yapay zeka, makine öğrenimi, yarı iletkenler, kuantum bilişim, robotik ve otomasyon ve nükleer füzyon gibi yeni enerji kaynakları gibi geleceğin sektör ve teknolojilerinin çoğunda kendi liderliğini de hafife almış olabilir. Çin, "Made in China 2025" programı kapsamında bu alanlardan bazılarına önemli yatırımlar yaptı, ancak geleceğin on endüstrisinde yakın vadede hakimiyet sağlama hedefi artık çok uzak görünüyor.

Amerika'nın Çin'in Asya'ya hakim olacağına dair korkuları da aşırıdır. Çin, birçoğu stratejik rakip ya da "düşman" olan yaklaşık 20 ülke tarafından çevrelenmiştir - Kuzey Kore gibi sahip olduğu az sayıdaki müttefikinin çoğu kaynaklarını tüketmektedir. Kuşak ve Yol Girişimi'nin yeni dostlar edinmesi ve yeni bağımlılıklar yaratması beklenirken, borç temerrütlerine yol açan devasa başarısız projeler (beyaz filler) de dahil olmak üzere birçok zorlukla karşılaşıyor. Çin her ne kadar Küresel Güney'e ve onun uluslararası "salıncak devletlerine" hükmetmek istese de, birçok orta güç bu hırsa direnmekte ve karşı koymaktadır.

ABD, kilit teknolojileri Çin ordusunun elinden uzak tutmak ve Çin'in yapay zeka alanındaki hakimiyet arayışını engellemek için haklı olarak bazı yaptırımlar uygulamıştır. Ancak ABD, gerekli bazı teknolojik ayrışmalar ve Çin ve ABD'deki doğrudan yatırımlara getirilen sınırlamalar dışında, stratejisini ayrışmadan ziyade riskten arındırma ile sınırlandırmaya dikkat etmelidir. "Küçük bahçe ve yüksek çit" yaklaşımına hangi sektörleri dahil edeceğini belirlerken çok ileri gitmekten kaçınmalıdır. Donald Trump'ın Çin'e uyguladığı ticari yaptırımlar çok çeşitli tüketim mallarına uygulanmıştır ve büyük ölçüde aşamalı olarak kaldırılmalıdır.

Tayvan konusunda ABD ve Çin, bugünkü tehlikeli tırmanışı yatıştırmak için yeni bir anlayışa varmaya çalışmalıdır. ABD Başkanı Joe Biden Tek Çin ilkesini açıkça yeniden teyit etmeli ve kamuoyuna yönelik taahhüt ve açıklamalarını "stratejik belirsizlik" ilkesiyle yeniden düzenlemelidir. ABD Tayvan'a kendisini savunması için ihtiyaç duyduğu silahları satmalı, ancak bu silahları "kirpi" savunması çok fazla ilerlemeden önce Çin'i adayı işgal etmeye kışkırtacak bir hızda ya da ölçekte satmamalıdır. Amerika ayrıca Tayvan'ın resmi bağımsızlık yönündeki herhangi bir hareketine karşı olduğunu açıkça belirtmeli ve Tayvanlı liderlerle üst düzey ziyaretlerden kaçınmalıdır.

Çin ise Tayvan yakınlarındaki hava ve deniz saldırılarını durdurmalıdır. Nihai birleşmenin kesinlikle barışçıl ve karşılıklı mutabakata dayalı olacağını açıkça belirtmeli; boğazlar arası ilişkileri geliştirmek için yeni adımlar atmalı ve diğer komşularıyla toprak anlaşmazlıkları konusundaki gerilimi azaltmalıdır.

Çin ve Amerika'nın ekonomik ve jeopolitik gerilimleri azaltacak ve iklim değişikliği ve yapay zeka düzenlemesi gibi küresel konularda sağlıklı işbirliğini teşvik edecek politikalar izlemesi gerekiyor. Mevcut çatışmalarına neden olan konularda yeni bir anlayışa ulaşamazlarsa, sonunda çarpışacaklar. Bu da kaçınılmaz olarak dünya ekonomisini tahrip edecek ve hatta konvansiyonel olmayan (nükleer) bir çatışmaya kadar tırmanabilecek bir askeri çatışmaya yol açacaktır. Yüksek riskler her iki taraftan da stratejik itidal talep etmektedir.

Nouriel Roubini, New York, 23 Ağustos 2023, Project Syndicate

(New York Üniversitesi Stern School of Business'ta Emeritus Ekonomi Profesörü olan Nouriel Roubini, Atlas Capital Team'in Baş Ekonomisti, Roubini Macro Associates'in CEO'su, TheBoomBust.com'un Kurucu Ortağı ve MegaThreats kitabının yazarıdır: Ten Dangerous Trends That Imperil Our Future, and How to Survive Them (Little, Brown and Company, 2022) adlı kitabın yazarıdır. Clinton Yönetimi sırasında Beyaz Saray'ın Ekonomik Danışmanlar Konseyi'nde uluslararası ilişkilerden sorumlu eski bir kıdemli ekonomisttir ve Uluslararası Para Fonu, ABD Merkez Bankası ve Dünya Bankası için çalışmıştır. Web sitesi NourielRoubini.com'dur ve NourielToday.com'un sunucusudur.)


Seçkin Deniz, 13.09.2023, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı