Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"İD’nin eğitim süreçlerinde Matematikten nefret eder hale gelmesindeydi sorumun cevabı. ‘Nefret’ önemli bir ipucuydu benim için. Sır olarak tutulan bir matematik bilgisi kesinlikle cezbedici olurdu."
Peki ya Matematik? İD neden Matematikten nefret ediyordu? Neden onu ‘dünyanın en gereksiz şeyi’ olarak tanımlıyordu?
Uzun bir süre önce insanların neden Matematikten nefret ettiğini düşünmüştüm. İnsanlar genellikle ergenliğin karmaşık ruhsal etkileri nedeniyle başarısız oldukları derslerden nefret ederlerdi, bu normaldi. Ancak yetişkinlerin Matematikten nefret etmeleri anlamsızdı.
Gündelik
hayatın her yerinde her an yaşanan, en
azından doğum günlerini kutlarken bile kaçınılmaz olarak bilinen ve kullanılan,
alışverişlerin her anında var olan Matematik nefret edilecek bir bilim miydi
gerçekten?
Hayatın
hemen her alanında Matematik olmadan ortaya çıkması ve üretilmesi imkânsız olan
gıda, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlar ve telefon, araba, uçak gibi
teknolojik araçlar ne olacaktı? Matematikten nefret etmek temel ihtiyaçları ve
teknolojik araçları kullanmayı reddetmeyi de gerektiriyordu.
Oysa
Matematik sadece hayat akışını doğrudan etkileyen ihtiyaçlar için önemli
değildi, sistematik düşünmeyi ve en az hata ile ya da hatasız problem çözmeyi de
mümkün kılıyordu. İD’nin ve benzerlerinin sistematik düşünmeye karşı bir
tepkisi mi vardı? Yoksa ergenlik öğrenmelerinin duygusal etkisi yetişkinlikte
kalıcı hâle mi gelmişti?
İD’nin, en
azından, bana olan ilgisi sistematik düşünme biçimim dolayısıyla başlamıştı. O
halde İD sistematik düşünmeye karşı değildi. Geriye ergenlik dönemindeki öğrenme
ve öğretme travmalarının izlerinde düşünmek kalıyordu.
Bence Babilliler
ve çok öne çıkan isimlerden biri olarak Matematik dininin rahibi Pisagor gibi masonlar
tarafından geçmiş binlerce yılın sırrı olarak Ovadakilerden gizli tutulan Matematik
bilgisinin bugün herkese öğretilmek üzere okullarda müfredata eklenmesinde bir
gariplik vardı; Matematik sistematik düşünmeyi ve akıl yürütmeyi öğretiyordu ve
Dağdakiler için bu durum köleliğin önündeki en büyük engeldi.
Kölelerinin
akıllı olması onların amaçlarına uygun nesiller yetiştirilmesi için elverişli olmazdı.
Allah’a karşı savaşan masonların akıllı insan istemeleri akıl dışıydı.
Peki neden
Matematik derslerini yaygınlaştırıyorlardı?
Allah’ın
insana sıklıkla aklını kullanmasını emretmesi özgür iradenin mümkün olması
içindi. Tarih boyunca Müslüman bilim adamlarının Matematik bilgisine yaptığı
katkılar İslam Kültür ve Medeniyeti'ni yüceltmişti; Masonik bir tasarım olan
Sufizm’in yükselişi ile aklı ve matematiği nefret edilen birer nesne haline
getirenler, aklı ve matematiği Endülüs’ten Batı’ya transfer ederek insanlığın
Şeytan’a karşı özgürlüğünü temin eden İslam Kültür ve Medeniyeti'nin çöküşünü
sağlamışlardı.
Batı zaten
köksüzdü ve insanlığı koruyacak bir savunma aracı olarak Matematiği insanlık
yararına kullanmazdı, kullanmadığını da görmüştük ve görüyorduk. İD’nin eğitim
süreçlerinde Matematikten nefret eder hale gelmesindeydi sorumun cevabı. ‘Nefret’
önemli bir ipucuydu benim için. Sır olarak tutulan bir matematik bilgisi
kesinlikle cezbedici olurdu.
Ancak sır
olmaktan çıkarılan ve zorunlu hale getirilerek kasıtlı olarak ‘öğretilmesi/
öğrenilmesi zorlaştırılarak tasarlanmış’ müfredatlar, eğitim sistemi ve
yetersiz öğretmenler aracılığıyla engellenen Matematik bilgisi sadece ‘nefret’
edilecek bir unsur hâline gelebilirdi.
Aklın işlerliğini
arttıran bir bilgiden nefret eden insan arzularının ve duygularının peşinde
koşan ‘gerçek bir köle’ olabilirdi. Şimdi, şu anda tam olarak gerçekleşen
buydu. Avrupa’da, Amerika’da Japonya’da ve Türkiye’de insanlar Matematik
öğrenmekte zorlanıyorsa bu tasarlanmış köle üretme sistemi başarılı olmuş
demekti. Benim gibiler sistemin ulaşamadığı, gizli de olsa açık da olsa
bilgiden nefret etmeyi akıllarına dahi getirmeyen türlerdi.
Hindistan’da
yüz milyonlarca insanı köleleştiren sistem, hiç de gerekli olmadığı halde
Logaritma cetvelini ezberleterek aklı boğuyor ve körleştiriyordu. NATO tasarımı
sağ-sol terörünün her gün onlarca insanımızı yok ettiği 1980 öncesinde
ortaokullarda ve liselerde yine NATO tasarımı müfredat gereği Trigonometri
cetvelini ezberleme zorunluluğu vardı. En küçük bir hatanın ağır bir şekilde
cezalandırıldığı böyle bir sistemde nefretten başka bir şey üretilemezdi.
Erdoğan’ın
seçildiği 2002 sonrası FETÖ’nün sızdığı Milli Eğitim Bakanlığı’nda Matematik
müfredatına verilen hasarın da henüz giderilemediğini görüyorduk. Amaçlarına
ulaşmışlardı; birçok nesil 2002 öncesinde olduğu gibi Matematikten nefret eder
hale getirilmişti. Şimdi o hasarları gidermeye ve Matematik dahil derslerin
sevdirilerek öğretilmesi için yeni sistemler üretmeye çalışıyordu insanlar.
Artık
benim için kurgu ya da kumpas çok net bir şekilde ortadaydı: Masonların amacı
asla Matematik öğretmek değildi, her zamanki yöntemlerle insanları aldatıyor ve
köleleştiriyorlardı. Batı, aklı yok etmişti ve hâzzı hayatın merkezine
koymuştu, Şeytan’ın dediği gibi, kötülük güzel görülüyordu.
Aydınlanma
dedikleri zifiri Masonik karanlığın merkezi olan Fransa’da insanlar Matematikten
nefret ediyordu. Almanya ve İngiltere’de de öyleydi, Batıcı ruhun büyüsüne
kapılmış olan Türkiye’de de… 15 Temmuz darbesi köleleştirilmiş, akılları
ellerinden alınmış, kendini özgür ve akıllı zanneden yüksek öğrenim görmüş ahmakların
darbesiydi.
Matematik
eğitimi almış olan Fransızların hayatı anlama biçimi ile Almanların hayatı
anlama biçimi arasında çok büyük farklar vardı mesela; Almanlara göre
Fransızlar 'hoppa'ydı, Fransızlara göre ise Almanlar 'tarih öncesi, mağara
döneminden kalma' bir toplumdu. İngilizlerin hayata bakış açıları ise,
Fransızlarla Almanların bakış açılarının kesişimiydi; onlara göre Fransızlar ve
Almanlar söylediklerinde haklıydı; İngilizler 'mağarada yaşayan hoppalar'
olarak ikisinden de üstündü.
Peki
gelişmiş Batı’da Matematik eğitimi insanları bu şekilde tasnif etmekten
alıkoyamadığına ve onları iki kez büyük savaşa sokup birbirlerini öldürttüğüne göre
işe yaramış mıydı? Amerika Birleşik Devletleri neden bu kadar çok katildi? Matematik
bildiği ve aklını kullandığı için mi?
Eğitim
derin izler bırakan faaliyetti ve kökleri ilk insana kadar iniyordu; o halde eğitim
politikalarını belirleyenlerin, eğitim müfredatlarını düzenleyenlerin ve eğitimcilerin
ilk insana kadar olan her şeyi bilmesi gerekmiyor muydu?
Gerekiyordu;
peki bütün insanlık olarak düşündüğümüzde, eğitim felsefemiz, eğitim
politikamız ve eğitimcilerimiz neden bu kadar sığdı? Bu tesadüf müydü? Hayır,
değildi. Önce bunu tespit etmeliydik.
Matematikten
nefret etmek akıldan nefret etmekti, akıldan nefret etmek insanın kendi
özgürlüğünden ve kendisinden nefret etmesi demekti. İnsanı kendisinden nefret
ettirecek bir şekilde yetiştirerek köleleştiriyorlardı. Her şeyden önce bunu
engellemeliydik.
Nedenlerinizi
anlattığınız sürece başkalarının sizi anlamaması için hiçbir sebep yoktu. Karmaşanın,
kavganın, anlaşılmazlığın olmadığı bir gezegende yaşıyor olabilirdik. Hatta; bu
yüzden sanat, herkesin yaptığı olağan işlerden biri hâline gelebilirdi;
gezegendeki herkes yaptığı her şey ile bir sanatkâr olabilirdi. Allah’ın
istediği bir dünya böyle bir dünyaydı. Ama öyle olmadı, öyle değil, eğer
Matematiği ve aklı kullanmayı doğru yöntem ve tekniklerle öğretmezsek öyle
olmayacak.
İD’nin
düşündükleri ve söyledikleri ile insanlığın nasıl ikna edilerek
köleleştirildiğini anlıyordum. Bu kölelik algısının yine bu insanlar tarafından
gönüllü bir şekilde yaygınlaştırıldığını da görüyordum. Ovadakiler için
özgürlüklerini korumanın ilk yolu Matematik öğrenmekti. Bu artık kesindi. Matematik
‘dünyanın en gerekli şeyi’ idi. Matematik yoksa din de özgürlük de yoktu.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.