Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Haberini Sevgili kardeşim Vedat AYDIN'dan aldım ilkin…Sevgili Cafer TURAÇ Ağabey aramıştı ve bir güzel şairin şehrimize/ Erzurum'a geldiğini söylemişti…
Bir yandan uzun bir aradan sonra Vedat Bey kardeşimi görecek olmanın sevinci bir yandan da güzeller güzeli bir şairin 'konak' olalım, tanışıp kaynaşalım diye sebep olup tembih ettiği bir başka güzel şairi misafir etmenin sevinciyle karşılamıştık Alper GENCER kardeşimizi…
Elinde hiçte yabancısı olmadığımız bir 'Dergah'la çıkagelmişti Alper GENCER…
'Dergah'ı elinde, demek istedikleri dilinin, dudağının ucundaydı…
Biz bu şehrin mensupları olarak, o da bu şehrin konuğu olarak karşı karşıya bağdaş kurup oturmuş, şehri ve şiiri konuşmuştuk gece boyunca…
Hak edilmiş, özümsenmiş, kendince pişmiş ve öylece Varlık Yayınlarınca düzenlenen 2005 yılı Yaşar Nabi NAYIR ödülünü almış genç şair, genç tabip Alper GENCER aslında hiçte yabancı değildi bize…
Kılıcı kanlı bir başka şehrin çocuğuydu, Van'lıydı, şanlıydı ve bir o kadar da büyük bir memleket sevdasıyla aynı zamanda Erzurumluydu…
Gece boyunca biz anlatmıştık o dinlemişti, o anlatmış biz dinlemiştik…
Erzurum deyince neden sadece buralardaki bir coğrafya ya da neden sadece bir şehir diyerek kısaca konuşup geçemeyeceğimizi, daha neleri ve neleri anlamamız gerektiğini konuşmuş, bir başka eksende de aslında Erzurum'dan havalanarak Memleket'i, Doğu'yu, Dünya'yı, İnsan'ı, İnsanlığı ve bütün bunlarla dolup taşmış haldeki bir hasreti paylaşmış, dualar etmiştik…
'Burası Dünyanın çarşısıdır…' demişti Alper GENCER…
'Bu şehir insanlığa yabancı bir şehir değildir…' demişti…
Sonrada uğurlayışımızı takiben 'Dünyanın Çarşısı' konumundaki Erzurum için bir şiir yazmıştı…
Aynı zamanda 'Yolcu' dergisinin son sayısında da yayınlanan bu güzel şiiri Alper GENCER kardeşimin müsaadesiyle siz kıymetli okurlarımızla paylaşmak istedim bugün…
Erzurum'dan Havalanan Atların Gökyüzünü Delerken Düşürdüğü Yankılar
Şahin Torun ve Vedat Aydın için...
I.
bir arada tutmak için karı ve eriyen çamuru
gri bir kuyruğa tutsak olmak sunulmuş
yağmalar korkusuyla bizi galipler
babamın kapının önüne bıraktığı
isimli poşetler içindedir çökelek
saçlarımın rengini değiştiren soykırım
harflerin zümresinde bir batılı olarak
yavan atlar üstünde dağıtmış Ankaramı
anam, fistan giyinmiyor düğünde
üçlü dansa davettir kör güzeli Avrupa
cepheyi ifşa ettiğim sanılmasın
yüzümü hatırlatan harabelerde
okeye dördüncüyüm doğuyu düşününce
Yunanya'dan, Roma'dan bir "dictator", olmazsa
Arapya'dan bir yalvaç gelsin bekliyorum
görüyorum çünkü çok, çok iyi biliyorum
mürüvette endaze bulunmaz gülüm!
II.
eli hançer tutan bir kışa yürüyorum
buz tutmaz, kulaklarım oltu taşından
dişlerim öfkeden kudurduğunda
ve hırçınsa gülümsemem, Erzurumluyum!
et doğranmış soframa, Erzurumluyum!
mahçupsam, diriysem, üşümüyorsam
şeceremde Osmanlı tütüyorsa sigaram
yangın yerlerinde ateşi küçümseyen
yüreğim Emrah'ın yalazında kül ise
Allah şahidimdir, biri dost için
iki hançer bulunur kuşağımın içinde
soy adım karakıştır, Erzurumluyum!
III.
gülüm, çok görme doğulu mutluluğu
gördüğün hüznümden arta kalan neşide
şeytan dağlarında kurtlar geziniyor
yaban domuzları, tilkiler ve kar
orada avını önceden sezen
inatçı dağ keçileri de var
her şey yoluna girecek her şey
babamın tasmasına bahar sabrı işlenmiş
bacımı yazın everecez inşallah
yasayan daktilolar, küflenmiş klavyeler,
boşver!
unutmayan insanlar dikte etti dünyayı
ben ölürsem muhakkak bir hattatla nişanlan!
IV.
ötesi dinmeyen bir şelaledir
günahsız taş yığını dip sularında
hadi beni, hiç durma, yapabilirsen
bir aynanın kırılmış alnacına hazırla
beni eve gönder, o beyaz sahillere
kırmızı gelinliğin karda yıkansın
beni göğe yetiştir, beni sezaya
anlaşıldım sanırım, bahis kapansın
kalemini Mansur'a kıran yargıcının
dümenini rüyaya kıracağı gün bugün
her şey sona eriyor, biz başlangıca
öpüp düşürünce dilimden ikimizi
önümüzde dağ beyazı, ardımızda kül!
gülüm, eğ başını göğe değmesin
burası Palandöken, etrafımız tül
üç atlı terk ediyor sıcağı, üryan!
atımızın toynağı karı kürüyor
-korkudur buz diye üşümek tutan!-
senin kanatların al vursun gülüm
benim ayaklarım bizi sulasın
uç da kapatalım göğe borcumu
ALPER GENCER
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.