Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Kadın çok önemliydi. İşin garip tarafı da kadın öneminin aşırı derecede farkındaydı, ancak ne tür bir yok oluşa hizmet ettiğinin farkında değildi. Göğüs dekoltesinin ya da etek boyunun, vücudunun sımsıkı sarılmış giysilerle dışarı taşan ayrıntılarının erkek üzerindeki etkisini görünce şeytanî bir hâzla tanrıça olmaya çalışıyordu ahmakça."
Bakışların ve ellerin dokunduğu, bedensel açlıkların tatmin edildiği kutsallıkların ‘kir’ hâlesi içinde saygın olmasını düşünmek bile gafletti. O masumiyetin saygısız bakışlarla zedelenerek azar azar eriyişini ve zamanla yok olmasını er kişi içine sindiremezdi. O oğuşun güzelliklerini taşıyan ruha bu bakışlar altında yaşayacağı duyguların hâz verip vermemesinden çok, bilinçaltında oluşturacağı ‘ar damarı çatlaması’nı düşünürdü.
‘Ova
Yazarı’nın notlarında da vardı çıplaklık.
“Çıplaklığa
aşina olan ruhun önündeki ‘edebe dair engeller’ çürür ve yok olur. Çıplaklık,
ahlâkî çöküşün başlangıcı olarak kabul edilemez; çünkü başlangıç çıplaklığa
ihtiyaç duymakla var olur. Çıplaklık bu ihtiyacın geliştiği formdur.” diyordu
‘Ova Yazarı’. “Fiziksel görünümün, insan ruh yapısı üzerindeki etkilerini tüm
araştırmacılar kabul etmekte iken, bunu reddetmek ne kadar akıllıca olabilir? Biliniyor
zaten; ama beğenilmek ne kadar yüce bir amaç? Sizi beğenen de bir insan iken,
bunu sevimlileştiren nedir?”
Şaşırtıcı
derecede çok sertti ‘Bekçi’nin çıplaklığı tercih eden kadınlara yönelik
yorumları; ama sertliği söylediklerinin dosdoğru oluşundandı, satanizmin
hedefindeki aile başka türlü korunamazdı.
“Söyler
misiniz; sizi beğenenlerin sizden ne istemesini beklersiniz? Herkese ait
olamayacağınıza göre, vücudunuzu teşhir ederek beğenilmenin dayanılmaz gücünü
neden bu kadar çok istemektesiniz? Elbette cinselliğinizi kullanarak erkeklere
hükmetmek için; iyi ama bu yerkürede hükmeden herkesin hüküm altında kalarak o
güce eriştiğini bilmiyor musunuz? Teşhir sadece pazarlamak içindir; o halde teşhircilerin
başka bir felsefî neden araması saçmadır. Teşhirciler sadece teşhirciliklerinin
eleştirilmesini engelleyebileceklerini düşündükleri bir tezgâh kuruyorlar
pazarda; bu insanı daha da aşağılık yapıyor.”
Geçici
Mescid’e doğru giderken zihnimde sorular uçuşuyordu.
Kadınların
giyimine sadece kadınlar karar verebilir miydi gerçekten? Kadın, erkekle
çiftleşerek erkeği de kadını da doğuran ve doğurduğu kadın ve erkeğin ilk
öğretmeni olduğuna göre kadınlar nasıl karar vereceklerdi çıplaklıklarının
ölçüsüne?
Hristiyanlık
öncesi İskandinav ülkelerindeki gibi mi olacaktı her şey? Babası bilinmeyen ama
annesi bilinen birçok çocuk mu doğuracaktı sınırı olmayan çıplaklığa
giydirilmiş cinsel özgürlükler isteyen kadınlar? Cinsellikle çıplaklık nasıl
ayırt edilebilirdi ki? Cinsellik yoksa çıplaklık niçin vardı? Antik Mısır’dan
Antik Yunan’a, Antik Hint’ten Antik Çin’e, hatta yedinci yüzyıl öncesi
Kabe’deki tanrıçalara kadar neden çıplak kadın heykelleri taşınmıştı günümüze?
Bugün
bütünüyle Batı aileyi sırf bu nedenle kaybetmiş değil miydi? Sperm bankası
dedikleri tiksinti verici merkezlerden tedarik ettikleri kime ait olduğu belli
olmayan spermlerle kendi yumurtalarını döllüyordu içip sarhoş oldukları barlarda
yaşadıkları cinsel ilişkilerle hamile kalamayan ya da oralarda hamile kalmak
istemeyen kadınlar. Yüzbinlerce babası belli olmayan erkek ve kadın doğuyordu
hayatın içine. Babası belli bir çocuk kadınları neden rahatsız ediyordu? Ya da
bunun böyle olmasının daha iyi olacağına kadınları kim inandırmıştı?
Türkiye
adım adım bu yok oluşa doğru gitmiyor muydu? Türkiye’de yaşayan geniş toplum bu
dünyanın en seçkin havaalanlarından birini, İstanbul Havaalanını yapan
Erdoğan’ı neden seçiyordu? Tek sebep havaalanı değildi elbette; kadını ve
aileyi korumak istiyordu insanlar.
Peki, 15
Temmuz 2016’da satanist bir askerî darbe ile indirilmek istenen Erdoğan aileyi istendiği
şekilde koruyabiliyor muydu? Bu sorumluğu tek başına ona yüklemek ne kadar
âdildi? İşte tartışılması gereken buydu.
Kadın veya
erkek, bütün olarak insan, hiç düşünmediği ama hayatını kuşatan ayrıntıların
aslında nasıl tasarlandığını ve hayatının neden zehir olduğunu anlamak
zorundaydı.
‘Sıkıntı’
bekçilerinin temel sıkıntısı da buydu. Erdoğan ya da bir başkası değildi
mesele; mesele herhangi bir insanın bütüncül olarak insana dair gerçekten
iyiliği hedefleyen ayrıntıları tasarlama amacının ve kabiliyetinin olmasıydı.
Avrupa
Birliği üyeliği denen karanlık ve uzun ve şeytanî yolun yolcusu bir ülkeye
liderlik ediyordu Erdoğan ve şeytanî bir proje olarak Avrupa Birliği’nin
erkeği, kadını ve aileyi korumak gibi bir amacı yoktu; özgürlük adı altında
bütün dinî ve ahlakî değerleri yok etmeye odaklanmıştı artık demokrasi maskesi
takmış faşist bir diktatörlüğün birer parçası olarak çalışan bütün Avrupa
Birliği kurumları.
Geniş
Türkiye toplumunun istediği geleneksel Müslüman aile terbiyesi artık çok
uzaklardaydı, yirminci yüzyılın insanı ile yirmi birinci yüzyılın insanı
arasında binlerce yıl vardı; teknoloji ve iletişim, sosyal medya ruhsal ve
toplumsal bütün çarpanları yerle bir etmişti. Din ve ahlâk sözde kalıyordu,
bilişsel bir kaos yaşanıyordu yeryüzünde.
Ahlâken
İsa’dan önceye gitmişti insanlık ve doğduğunda onu öldürmeye çalışan
‘Masumların Katili’ Yehuda Kralı Herod gibi birer kral vardı dünyanın bütün
ülkelerinde; her biri şeytanî bir şekilde hükmediyordu satanist Roma
İmparatorluğu’nun yerine geçen Amerikan imparatorluğunun atanmış valisinin çizdiği
sınırların içinde.
Yehuda Kralı
Herod’un oğlu Herod Antipatros’un ve Roma valisi Pontius Pilatus'un niyetleri,
bugün benzerlerinin yaptığı gibi, kendi satanist iktidarları için bütün
dinleri ve bu dinlerin çerçevesini çizdiği ahlâkı çarmıha germekti; İsa çünkü
mucizevî bir şekilde erkeksiz hamile kalan Bâkire Meryem’den doğmuştu.
Meryem’in korunmuş iffeti ve bu iffetin toplumdaki derin karşılığıydı satanist
Roma İmparatoru’nun ve Yahudi Kral’ın çarmıha gerdiği şey…
Allah
tarih boyunca neden binlerce elçi göndermişti ki insanlığa? Adem’den bu yana
defalarca bozulan ve kadın üzerinden Allah’a isyana sürüklenen sistemlere karşı
insan için kadını ve iffetini koruyan bir sistem inşâ etmek değil miydi asıl
mesele?
Yahudiler
ve Hristiyanlar neden kadını ilk günahın sorumlusu sayıyorlardı ki haksız yere?
Eşi, Adem’le birlikte yasak ağaca yaklaşmamış mıydı? Neden Adem’e değil de
kadına saldırıyordu ki Samirîler? Kadın, insan olgusunun temeli ve en zayıf
karnıydı; ancak oradan saldırabilirdi şeytan.
Sıradan
bir Amerikan bürokratı olan CIA Türkiye İstasyon şefi bir Amerikan valisi gibi
hükmetmemiş miydi Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti’ne
yaklaşık elli yıl? Kimdi Türkiye’nin Herodlar'ı? Erdoğan’ın işi kolay değildi ve
iyiliğin yeniden insanların hayatlarında ayrıntılara kadar girmesi için yardıma
ihtiyacı vardı. ‘Bekçiler’ her şeyin farkındaydı ve bunun için bana
ulaşmışlardı.
Kadın çok
önemliydi. İşin garip tarafı da kadın öneminin aşırı derecede farkındaydı,
ancak ne tür bir yok oluşa hizmet ettiğinin farkında değildi. Göğüs
dekoltesinin ya da etek boyunun, vücudunun sımsıkı sarılmış giysilerle dışarı
taşan ayrıntılarının erkek üzerindeki etkisini görünce şeytanî bir hâzla
tanrıça olmaya çalışıyordu ahmakça.
Namaz kılmak
için zihnimdeki akışı durdurmalıydım, ama durmuyordu… Erkeği ve kadını aşka
sürükleyen her şeyin, ahlakî bir sefalete doğru gidişi saklayan bütün süslü
yolların satanist Roma’ya çıkışı için tasarlandığını görüyordum. Kaygı verici
olan hiçbirimizin bu kuşatılmışlık karşısında güvende olmadığımız gerçeği idi.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.