24 Kasım 2023 Cuma

SA10458/KY27-ŞT91: El Medinet'ül Fâzıla: Erdemler Şehri ya da Erdemler Dünyası

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"İnsanlığın çok büyük bir zaman kesitinde çok büyük bir kısmına medeniyet öğreten bir kültür ve dinin temsilcileri olarak tarihin bizi getirip bıraktığı durakta mazi, hal ve atimizi yeniden yorumlamak cesaretini ve yeni uygulama biçimlerini ortaya koymak durumunda olduğumuz açıktır."

‘El Medinet'ül Fâzıla’ ya da ‘Erdemler Şehri’… Maveraünnehr’in Farab beldesinde doğan büyük Türk-İslam alimi, felsefeci ve büyük siyaset bilimcisi Ebu Nasr El Farabi’nin tarifiyle, gerek o gün gerekse bugün hasret çekilen bir arayışın kalıplaşmış ifadesidir.

Öyle güzel bir arzu ve öyle güzel bir hayal ki, çağlar boyu insanlığın mutluluk arayışına menzil olmuştur…

Mısırlı edebiyat adamı Menfaluti’nin saadet ve huzuru sokaklarında aradığı ‘Medinetü's Saade’ yani ‘Mutluluğun Kenti’, ‘Saadet Medeniyeti’ de diyebiliriz bu ifade için… 

Sulh ve sükunun, birlikte üretip hakça bölüşümün, yardımlaşmanın, adil idareye itaatin, bulduğuna sevinmeyen, yitirdiğine üzülmeyenlerin, takdir olunanla yetinenlerin ülkesi demektir El Medinetü'l Fazıla…

Veyahut da ‘Maruf’un harç olup kerpiç olup kucakladığı duvarlarından, kapılarından içeriye ‘Münker’ olanın uğramaya cesaret edemediği haneler beldesidir…

Birlikte yaşamayı kendi tarihsel sürecinin bir mecburiyeti olarak algılamaktan ziyade, bir istek ve beceri olarak görenlerin yaşamaya layık oldukları coğrafyalardır böyle beldeler, şehirler ve ülkeler…

Erdemler Kenti veya Saadet Medeniyeti, insanlığın Batı takvimine göre iki binli yılları yaşarken, uzayın derinliklerinde bayrak yarışı yapmanın yorgunluğu içerisinde her yeni kazanımında birçok şeyini kaybederek üçüncü bin yılın azgın koşusuna hazırlanmakta olduğu modern ötesi zamanlarda da hasret çekilmeye devam edecek bir arayışın ifadesidir aynı zamanda…

Bu binli yılların ilkinde takvim yalnızca Avrupalıyken ve son derece travmatik bir şekilde idrak edilmişken, ikincisinin bitiminde Avrupa takvimi dünya takvimi haline gelmiş durumdadır maalesef. Bu durum kendi bakış açısını da birlikte taşımaktadır. Zira, her ne olursa olsun, yeryüzünün hangi parçasında olursa olsun, insanoğlu eğer bu zoraki bakış açısını reddedip, sağduyulu bir bakışla geçmişine dönebilirse tarihin bütün seyir zamanlarında günübirlik, yapmacık ve sahte mutluluk tümseklerinin ötesinde sadece devasa mutsuzluk dağları inşa ettiğini görecektir…

İnsanlığın çok büyük bir zaman kesitinde çok büyük bir kısmına medeniyet öğreten bir kültür ve dinin temsilcileri olarak tarihin bizi getirip bıraktığı durakta mazi, hal ve atimizi yeniden yorumlamak cesaretini ve yeni uygulama biçimlerini ortaya koymak durumunda olduğumuz açıktır.

Beklentilerimiz ne kadar erdem ve saadete yönelik olursa olsun, eğer durduğumuz noktayı ve ulaşmak istediğimizi yere bizleri ulaştıracak vasıtayı değiştirmezsek, hep tanıyageldiğimiz bu rota ne dünyayı ne de Türkiye’yi saadete ulaştıramayacaktır…

Batı nezdinde tek ve vazgeçilmez olarak kabul edilen ve evrensel ölçekte kuzeyin de kabulüne mazhar olan bu rota, dünyanın güneyini sağduyulu ve sağlam bir seçim yapmak zorunluluğu ile baş başa bırakmıştır. Hep kendi genel kabulleriyle varlığını sürdüren Modern Tarih anlayışı Keith Jeninks’in ifadesiyle ‘Tarihe Yeniden Bakma’yı göz ardı ederek bugünü planlaması bir yana geleceğe biçim vermeyi de ihmal etmemektedir…

Mutluluk arayışında  Batı-Kuzey tandanslı çözümler evrensel olabilme özelliklerinden yoksundur. Özelllikle Hıristiyan tarih öngörüsü düşünüldüğünde, sözgelimi bir önceki Papa’nın ‘Bizim istek ve dileğimiz bütün Hıristiyan aleminin birleşik Hıristiyan Avrupa’da toplanmasıdır…’ temennisiyle şekillenirken geleceğin dünyasını da başlıca üç ana siyasal, dini ve kültürel tipolojide özetlemektedir maalesef…

  • Avrupa’dan Amerika’ya uzanan Hıristiyan kuşak;
  • Uzakdoğu’nun Budist, Brahmanist, Taoist çerçeveli Asya Kuşağı; ve
  • Atlantik’ten Pasifik’e kadar uzanan Yeşil Kuşak (İslam Kuşağı)

Evrensel huzur arayışında kendi üstünlüğünü hiçbir zaman tartışma gündemine çıkarmayan bu anlayışın Uzakdoğu desenli Asya kuşağından uzun vadede endişesi yoktur. İlahi kökenden yoksun durumda oluşu ve temel direnme noktalarının kaypak bir yapıya sahip olması nedeniyle Asya Kuşağının şu anki görevi Modern batılı yaşam tarzından rahatsız insanları marjinal yapılanmalar içerisinde gizemli ritüellerle rahatlatmaktır. Geriye bir tek ‘Atlantik’ten Pasifik’e uzanan ‘Yeşil-İslam’ kuşağı kalmaktadır…

Bu kuşak bozulmamış ve bozulmaktan münezzeh bir kitaba ve hiç eskimeyecek yepyeni temel dinamiklere sahiptir. İlerici Modern yapılanmasıyla Batı’nın ve giderek Kuzey’in gelecekle ilgili tek ve en önemli endişesi işte bu Yeşil-İslam Kuşağıdır…

13.yüzyılın ortalarında Viyana Konsilinde karara bağlanıp, uygulamaya konulan Oryantalist anlayış, günümüzde kendini yeniden organize etmiş, belki de çalışma tarihinin en hummalı dönemini başlatmış durumdadır…

Dikkatli bir bakış açısının ortaya çıkaracağı en önemli sonuç, erdem ve saadet arayışında olanların erdem sahibi olmalarının vazgeçilmez şart olduğu gerçeğidir. İnsanlığın şu haline egemen olan bütün ideolojiler erdemli olmak ve erdem mücadelesi vermekten uzaktırlar. Erdem ve saadet ancak erdemli insanların çabalarıyla kurulabilecektir…

İnsanlık kendi mutsuzluğunun mimarı olmanın verdiği alışkanlıkla ‘mutluluğun resmini’ yapamaya dursun; Eğer istenirse mutluluk bırakın hayal etmeyi, somut bir şekle bile girebilir.Önemli olan mutluluk ve saadetten ne anladığınızdır. Şu an bir hayal ve sır olan mutluluk Maslow’un ihtiyaçlar kategorisinde nerede bulunursa bulunsun, evrensel erdeme talip olmak yolunda insanlığın çabasını güdüleyen temel anlayış biçimleriyle idealler birbirine ters düştüğü zaman mutluluk elbette ulaşılmaz bir hayal olarak kalacaktır…

Erdem sahibi olmayanların mutluluk ve saadet gibi bir istekleri olamaz…

Ezcümle ya dünya erdem sahibi olarak mutlu olmaya yönelecek ya da hep büyük bir yalanın tüketicisi olarak çürüyüp sona ulaşacaktır…


Şahin Torun, 24.11.2023, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu


Not: Eski yazılarını bizimle paylaştığı için Şahin Torun'a teşekkür ederiz.

Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı