Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Dört gündür yaşadığım zihinsel kaosu unutmuştum, beden yorgunluğum da geçip gitmişti. Çocukluğumu düşünüyordum metnin akışından etkilenerek; metin çok aydınlatıcıydı, “evet, evet böyledir” dedirtiyordu"
Metni okurken ‘Ova Yazarı’nın çok sesli ve renkli düşünme biçimlerine de bakıyordu aklım. Bazen çok ciddi bir bilim adamı, bazen de çok uçuk bir alaycı; bazen bir uzaylı, bazen de bizden biri gibi yaklaşıyordu yaklaştığı her şeye. İnsanı çok iyi analiz ettiğini ve insana nasıl yaklaşacağını çok iyi bildiğini görüyordum.
Söylediği
hemen her şeyde hayal gücünün de etkisi vardı, ancak hayatın akışındaki her
şeyi gözlemeye, incelemeye ve yeniden tanımlamaya çalıştığı belliydi; ürettiği ‘Zihinsel
İşletim Sisteminin İlk Sistem Simülasyonu’ inanılmaz ölçüde gerçeğe yakındı. Düşünce
dinamiklerinin unsurlarına/boyutlarına odaklanıyordu tek tek:
“Akıl, bu
mükellefiyet gereklerinin, düşünce dinamiklerinin diğer boyutlarına uygunluğunu
denetleyen kişiye özel bir zihinsel süreç kontrol aracıdır; düşünce dinamikleri
uzayından fikir düzlemlerine yansıyan olguların birer veriye dönüşmesi sürecini
yönetir. Düşünce dinamiklerinden yansıyan verilerin elenmesinde, olumlu/olumsuz
etki filtresi uygulanmasında irâde için karar vermeye yardımcıdır. Yeni
verilerin -zaman çizelgesine tâbi olarak- fikir değişkenlerini etkilemesi ve
kişilikli fikirlerin üretilmesi aklın sorumluluğunda gerçekleşir.
Zihnin
ürünlerinin/fikirlerin sergilendiği, geçiş yaptığı
gözlenebilir/ölçülebilir/fark edilebilir sahnesi kişinin o ‘ân’ı dır. İlâhî
kaynaklarda ‘kalbinizden geçenler’, söz edilen o ‘ân’ki sahnede
sergilenenlerdir. O ânki ‘sahne’ de ‘kalp’ dediğimiz bir soyut gerçekliktir;
zihinsel işletim sisteminin zaman ve mekâna bağlı iki boyutlu fikirler
düzlemidir.”
Kendimizi tanımadan
ve nasıl etkilendiğimizi ve düşündüğümüzü bilmeden büyüyorduk hepimiz. Çok şeyi
öğreniyorduk, ama hangi şeyin nerede ve nasıl zihnimizi şekillendirdiğinin
farkında değildik. Asıl problem farkına vararak öğrenmekti; bunu çözememiştik.
Ki bu problem bize zihinsel işletim sistemimizin doğuştan verilen her bir açık
özelliğinin planlı olarak kapatılmasından kaynaklanmıştı ve planlandığı gibi her
birimizi ömür boyu etkiliyordu.
‘Bekçi’nin
bu simülasyonu bütün eğitim-öğretim hayatı boyunca her insana öğretilmeliydi:
insanın düşünme ve davranma özgürlüğü ancak bu şekilde korunabilirdi:
“Düşünce
dinamikleri ve fikir değişkenleri arasındaki canlı akışın sürmesi kişinin
‘farkındalık’ yani bilinçlilik hâlinin korunması için gerek ve yeter şarttır.
Bu akışın kesilmesi bilinç hâlinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir.
İnsan
karmaşıktan daha az karmaşığa ve sâde olana doğru zihinsel bir çizgi izler ve
düşünce dinamiklerinin fikirlerin değişkenlerine kesintisiz veri akışı
sağlamasını umar. Çoğunlukla farkında olunmadan gerçekleşen bu akış, farkında
olunarak gerçekleşen akışlardan daha yüksek oranlıdır. Farkında olunarak
gerçekleşen akışlar ise kişinin farklılaşmış olmasını zorunlu kılar.”
İD,
Cevval, Mahir, diğer arkadaşlarım, karım, annem, babam, kardeşlerim ve
tanıdığım bütün insanlar tek tek canlanıyordu zihnimde; ‘farkında olmak’ ne
kadar değerli ve az rastlanır bir durumdu. Şeytan dünyada gerçekten başarılı
olmuştu ‘farkında’ olan insan sayısı çok azdı. Şeytan insanların önlerinden,
arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulmuş ve zihinlerinin işleyiş
biçimini değiştirerek Allah’ı unutturmuştu.
“Düşünce
dinamiklerinden fikirler düzlemine yansıma tek yönlü bir olay değildir; zaten
tek yönlü olması da insanın doğal gelişim sürecine uygun olmaz. Eğer tek yönlü
olmuş olsaydı düşünce dinamiklerinin birçok boyutunun oluşması mümkün olmazdı.
Ki; düşünce dinamiklerinin bilgi, hâfızâ, zaman ve mekân boyutları dış veriler
olmadan herhangi bir anlam düzeyine çıkamazlardı.
Bundan
dolayı fikirler düzlemine giriş yapan beş duyu ile farkında olunarak veya
olunmayarak elde edilen her ‘yeni’ dış kökenli veri, düşünce dinamikleri
uzayına yansımalar yoluyla geçiş yaparak tüm dinamiklerin hareketliliğini
başlatır-öğrenmenin başlaması-.”
İnsan
zihni doğmadan şekilleniyordu, insan henüz doğmadan annesinin ve babasının
seslerini, davranışlarını duyarak ve hissederek zihnindeki temel verileri
oluşturuyordu:
“Bir
bebekte, dış verilerle anlam düzeyine ulaşan düşünce dinamiklerinin bilgi,
hâfıza, zaman ve mekân boyutları anne rahminden başlayarak inşâ edilir.
Başlangıçta fikirler düzlemi, düşünce dinamiklerinin yeterliliğe ulaşmamış
olmasından dolayı, aklın kontrolünde bir dış veri kabul protokolü
uygulayamaz-ortada henüz muhakeme edebilir akıl yoktur-.
Ergenlik
dönemine kadar inşâ edilebilir düşünce dinamikleri -öğrenme etkileşiminin temel
sonucu olarak- tüm boyutları anlam düzeyine çıkarırlar. Zaman, mekân, zekâ,
sezgi, nefs ve nefsin içindeki vicdan (takva) gibi boyutlar, dış verilerin
birer parçacık/kuark olmaktan çıkıp bilgi boyutuna dönüşmesini; hâfızâ
boyutunun bilginin kodlanarak depolanmasıyla ortaya çıkmasını koşullandırarak
gerçekleştirirler.”
Dört
gündür yaşadığım zihinsel kaosu unutmuştum, beden yorgunluğum da geçip
gitmişti. Çocukluğumu düşünüyordum metnin akışından etkilenerek; metin çok
aydınlatıcıydı, “evet, evet böyledir” dedirtiyordu:
“Düşünce
dinamiklerinin tüm boyutları yeterli anlam düzeyine ulaşırken, akıl,
bebeklikten itibaren kendi özel inşâ projesine uygun olarak muhakeme edebilir
bir kişilikle evrilerek var olur. Aklın evrilerek var olma süreci, düşünce
dinamiklerinden fikirler düzlemine yansıyan iç verilerin yeni dış verilerle
sürekli etkileşim içinde olmasına doğrudan bağlıdır. Ergenlik dönemine kadar
trilyonlarca kez karşılıklı yansıma gerçekleşir ve bu etkileşim sürer,
deneyimler birikir. Ergenlik döneminde akıl sorumluluk yüklenecek, çıkarsama
yapacak özelliklere sahip olur.”
Hiç
kuşkusuz destekleyeceğim bir akıl yürütme vardı bu cümlelerde; ‘Ova Yazarı’nın sistem
tanımlaması geliştirilmeye açıktı ve özdeşim hissini gittikçe güçlendiriyordu. Metin,
insan zihninin temel hammaddesi olan ‘Bilgi’nin ne kadar önemli olduğunu
vurguluyordu. ‘Sahte gerçek’ inşa eden Şeytan ve ardılları bugün de ‘Amerikan
Gücü’ sayesinde sahte gerçekler üreterek bilgiyi örtüyor ve insan zihninden
kaçırıyorlardı:
“Bilgi,
düşünce dinamiklerinden sadece biridir; ancak diğer dinamiklerin anlamlı
ilişkiler kurabilmesi için vazgeçilmezdir. Fikirler düzlemine giriş yapan
dışsal her veri-bilgi-, bir fikir değişkenine dönüşmeden önce düşünce
dinamikleri uzayına gönderilir ve kişiye özel düşünce dinamikleri uzayında
harmanlanır, depolanır; zaman ve mekâna bağlı olarak yeniden fikirler düzlemine
bu kez işlenmiş bir iç veri-değişken- olarak zaman ve mekân gerçekleşmelerine
uygun bir düzende transfer edilir/yansıtılır ve fikirlerin oluşmasında
kullanılır. Zekâ bu transfer hareketlerinin hızını kontrol ve koordine eder.
Çevre -mekân/kişiler/toplum-
ve bilginin kalitesi -iyi bilgi/kötü bilgi-, ergenlik dönemine kadar olan
sürede, dış veri girişleri olarak düşünce dinamiklerinin bilgiye bağlı olarak
oluşabilen boyutlarını -akıl, hafıza- besler, büyütür ve anlamlandırırlar -zaman,
mekân anlamlanması-.”
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.