Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İsrail-Hamas savaşı gergin bir şekilde devam ederken İran iç siyaseti de seçim gündemiyle çalkalanıyor. İran'da 1 Mart 2024 tarihinde yapılması planlanan seçimler hem 12. dönem parlamentosunun yapısını hem de Dini Lideri atama yetkisine sahip Uzmanlar Konseyi'ni belirleyecek. Yaklaşan seçimler, aktivist Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından 2022'de ülke genelinde başlayan geniş çaplı protestolardan bu yana yapılacak ilk seçimler olduğundan, bazı gözlemciler seçim maratonunun nispeten demokratik bir atmosferde gerçekleşeceğini umuyor.
Adayların kayıt işlemlerinin Ağustos ayında başlamış olması ve bu işlemin internet üzerinden yapılması başlangıçta olumlu bir unsur olarak lanse edilse de, daha sonra bu girişimin seçim sürecinde "şeffaf ve demokratik bir ortam" taklidi yaratma ihtiyacından kaynaklandığı görüşü daha yaygın bir şekilde duyulmaya başlandı.
İlk kayıt aşamasında rekor sayıda 48,000 kişinin adaylıklarını internet üzerinden teyit ettiği bildirilmesine rağmen, Koruyucular Konseyi ("Şuraye Negahban") rejimin "değer ve ilkelerine" uymayan binlerce adayın başvurusuna olumsuz yanıt verdi. Reformistler tarafından eleştirilen temel noktalardan birinin, Seçim Kanunu'na eklenen yeni maddelerle muhalif adayların diskalifiye edilme prosedürünün daha katı hale getirilmesi olduğunu belirtmek gerekir.
Böylece kayıt süresinin uzatılması bir yandan daha fazla adayın seçime katılmasına olanak sağlarken, diğer yandan da rejime adayların daha derin ve kapsamlı bir şekilde incelenmesi için ek zaman kazandırmaktadır. Diğer bir deyişle, reformist kanadı temsil eden bazı muhalif güçler Seçim Kanunu'nda yapılan değişikliği gerici ve anti-demokratik bir adım olarak nitelendirerek boykot mesajları vermeye başladı.
Devlete bağlı medya kaynaklarının izlenmesine dayanarak, rejimin ana hedefinin yaklaşan parlamento seçimlerinde yüksek katılım sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Hatırlatmak gerekir ki 2020 parlamento seçimlerinde kaydedilen yüzde 42'lik katılım oranı 1979 İslam devriminden bu yana en düşük katılım oranı olarak kabul ediliyor. Meclisin meşruiyetinin sorgulanmasına neden olan bu göstergenin, derinleşen sosyo-ekonomik kriz ve rejimin muhaliflere yönelik artan zulmü nedeniyle daha da düşmesi muhtemeldir.
Temmuz 2023'te yapılan anket sonuçlarına göre, halkın parlamentoya olan güvensizliği yüzde 68'e yükselmiş olup, bu durum rejime yönelik toplumsal desteğin zayıflaması açısından alarm vermektedir. Bu bağlamda teokratik otoriteler, halk arasındaki güveni güçlendirmek için yaklaşan parlamento seçimlerine yüksek katılım sağlamayı umuyor.
Muhafazakâr-fundamentalist cenahı temsil eden siyasi grupların açıklamalarında da aynı çizgiyi görmek mümkün. Muhafazakar siyasetçilerin, Dini Lider Seyyid Ali Hamaney'in son çağrılarından ilham alarak, halkı seçimlere seferber etmek için var güçleriyle bir propaganda kampanyası yürüttükleri aşikar.
Önceki seçimlerde rejimin desteğini arkasına alarak hem parlamentoda hem de hükümette baskın bir konuma sahip olan aşırı muhafazakâr Paydari (İslam Devrimi İstikrar Cephesi) partisi, önümüzdeki seçimlerde de muhafazakâr kanadın en güçlü gücü olarak görülüyor. Bunun yanı sıra, şu anki Meclis Başkanı Mohammad Bagher Ghalibaf, suç faaliyetlerinde bulunduğu bildirilen eski asker Hossein Allahkaram, Yol ve Şehircilik Bakanı Mehrdad Bazrpash ve şu anki Tahran Belediye Başkanı Alirza Zakani gibi muhafazakar kamptan siyasetçilerin de ayrı bir aday listesiyle seçimlere katılması bekleniyor. Bu kişilerin liderliğindeki siyasi partilerin Paydari partisi ile tek bir koalisyon altında birleşip birleşmeyecekleri ise henüz belli değil.
Muhalefet cephesinde seçim öncesi özel bir hareketlilik yaşandığını söylemek zor. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Mehdi Kerrubi, Abdullah Nuri gibi ünlü reformcu liderler ve benzer düşünen diğer etkili siyasetçilerin doğrudan ya da dolaylı boykot yolunu tercih etmeleri seçim sürecine yönelik güvensizlik ve karamsarlığın güçlenmesine yol açmıştır.
Bu tür reformist liderlerin seçimlere katılmayı reddetmesi rekabet ortamını önemli ölçüde zayıflatabilir ve katılımı en aza indirebilir. Hatta kayıtlı adaylar arasında reformistlerin temsilcileri hiç yokmuş gibi görünmektedir. Bununla birlikte, hükümet medyası kayıt sürecinin ilk aşamasında 800 reformist adayın parlamento seçimlerine katılmak için başvuru formunu doldurduğunu bildirmiştir. Bu adaylardan kaçının Koruyucular Konseyi tarafından diskalifiye edildiğine dair bir bilgi olmamasına rağmen, bu rakam bile muhafazakarların seçimleri kesinlikle kazanacağı ve tek başına hükümet kuracağı konusunda şüpheye yer bırakmıyor.
Muhafazakar çevrelere yakınlığıyla bilinen Kayhan gazetesi, muhalefeti seçim öncesi manipülasyon yapmakla suçlayarak, reformcuların kayıtlı adayları hakkındaki bilgileri kamuoyundan gizlediklerini yazdı. Bazı köktendinci siyasetçiler, reformcu siyasi partilerin kapalı kapılar ardında koalisyon görüşmeleri yaptığını iddia etti. Hatta birkaç ay önce eski cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile eski meclis başkanı Ali Laricani arasında gizli bir anlaşma olduğu iddiaları ortaya atılmıştı.
Söz konusu siyasi figürlerin parlamento seçimlerine tek bir koalisyonun parçası olarak katılıp katılmayacağına dair henüz somut bir bilgi olmasa da Hasan Ruhani'nin asıl önceliği Uzmanlar Konseyi seçimlerine vereceği şimdiden teyit edilmiş durumda. Bu kurumun seçimlerindeki ana rakibinin mevcut Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi olması muhtemeldir. Ancak Laricani'nin önümüzdeki parlamento seçimlerinde reformist-ılımlı kanadın ana figürlerinden biri olacağı ve bu kampı temsil eden bir dizi başka partinin de onun liderliğinde oluşturulacak ittifakın bir parçası olarak seçimlere katılacağı tahmin ediliyor.
Ilımlı-merkezci kampın ana siyasi partisi olarak kabul edilen ve eski cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani tarafından kurulan İnşaat Partisi ise seçimlere bağımsız olarak katılmayı planlıyor. İnşaat Partisi seçim öncesi iddialı açıklamalar yapmış olsa da, son seçimlerin sonuçları göz önüne alındığında, önemli bir oy yüzdesi kazanma şanslarını küçümseyebiliriz.
Yaklaşan seçimler teokratik otoritenin devamı açısından bir başka sınav niteliği taşıyor. Siyasi çevrelerde dolaşan bilgilere göre 85 yaşındaki Dini Lider Seyyid Ali Hamaney, sağlık sorunları nedeniyle en kısa zamanda bulunduğu makamı haleflerinden birine devretmeyi planlıyor. Yeni dini lideri atayacak olan Uzmanlar Konseyi üyeleri 1 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimler sonucunda belirleneceği için Hamaney öncelikle söz konusu kurumun aşırı muhafazakâr cenahtan oluşmasına dikkat edecek.
Hamaney'i endişelendiren bir diğer temel nokta da bir yılı aşkın süredir ülkeyi saran etnik gerilimler ve halkın başörtüsünden duyduğu memnuniyetsizliğin yarattığı ideolojik sonuçlardır. Şu anda yoğunlaşmakta olan bu eğilimler rejimin varlığını tehdit etmekte ve Hamaney'i seçimler öncesinde büyük bir ikilemle karşı karşıya bırakmaktadır: Halk arasındaki toplumsal desteğini güçlendirmek için risk alıp parlamentonun reformcular tarafından kontrol edilmesine izin mi vermeli yoksa geleneksel yöntemlerle muhafazakar kanadı yasama organında hakim konumda tutarak ideolojik krizin daha da derinleşmesine izin mi vermeli? İkinci senaryo halk arasında rejime karşı güvensizliği ve antipatiyi daha da körükleyebilir ve tam da dini iktidarın haleflerden birine geçmesinin planlandığı bir dönemde Hamaney için büyük bir endişe üretebilir.
Seçimlerin ilan edildiği günden itibaren, Hamaney de dahil olmak üzere aşırı muhafazakar kampın önde gelen temsilcilerinin halkı seçimlere katılmaya çağıran çok sayıda açıklaması ilk senaryonun gerçekleşme ihtimalini güçlendirdi. Ancak daha sonra reformist hareketin etkili isimlerinin seçim sürecinin şeffaflığı konusunda olumsuz görüş bildirmesi ve bazı reformistlerin seçimleri boykot etmesi, reformistlerin 12. dönem parlamentosunda azınlıkta kalacağını öngörmemize neden oldu. Merkezci-ılımlı partilerin parlamentoda iktidarı paylaşma ihtimallerine gelince, bu kamp içinde bazı anlaşmazlıklar var, ancak rejimin yasama organında seçim rekabeti izlenimi yaratmak için merkezci siyasi güçlerin yararına bazı adımlar atacağı göz ardı edilemez.
Devam etmekte olan İsrail-Hamas savaşının yaklaşan seçimler üzerinde bazı etkileri olabileceğini belirtmek gerekir. Nitekim savaşın İsrail'in istediği senaryoya göre devam etmesi ve Gazze'de Batı'nın himayesinde yeni bir yönetim sisteminin kurulması halinde aşırı sağ seçmenin rejime olan güveninin zedeleneceği muhakkaktır. Muhafazakâr seçmenin görüşlerinde beklenen bu değişimin seçim sonuçlarında kendini göstermesi muhtemeldir.
Ceyhun Ahmedli, 11 Ocak 2024, Geopolitical Monitor
(Ceyhun Ahmedli CRESCENT Araştırma Merkezi'nde (Azerbaycan) araştırma görevlisidir)
Ahmet Faruk, 14.02.2024, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Sonsuz Ark Çevirileri
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.