Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Demokrasi sistemlerinin ve uygulamalarının en temel bileşeni seçmenlerdir, seçmenlerin tercihleri yönetici kitleyi belirler, dolayısıyla mevcut tanımlı demokrasinin gerilemesinin sorumlu bileşenlerinden biri de seçmenlerdir ve seçmenlerin yeterlilikleridir.
Seçmen yeterliliklerinin
tartışılması, inançların ve değerlerin yozlaşması, inançların ve değerlerin
ürettiği temel normların kısıtlayıcı unsurlar olarak tanımlanmaları dolayısıyla
‘özgürlük’ adına hayat alanlarından çekilmesi -ya da egemen din düşmanı elitler tarafından kasıtlı olarak yıpratılmaları- sonucunda ortaya çıkan insan ve toplum kalitesinin gerilemesine bağlı olarak, artık kaçınılması güç bir
zorunluluk haline gelmiş durumdadır.
Seçmen yeterlilikleri
tartışılmalıdır, çünkü Avrupa, İngiltere ve ABD tarafından temsil edilen Batı
medeniyeti demokrasinin temel bileşeni olan seçmenlerinin bireysel olarak gerilemesini
sağlayan modern, laik ve ateist ilerleme çizgisine bağlı kalarak seçmen yapısını değiştirmiştir.
Bugün, bütün Batılı toplumlarda uyuşturucu maddelerin yasallaşması, artan psikolojik hastalıkların tedavi edilmesi amacıyla
reçete ile verilen uyuşturucu ilaçların yaygınlaşmasıyla birlikte illegal uyuşturucu tüketiminin artması ve aile kurgusunun yok
edilmesi dolayısıyla ruh ve akıl sağlığı yerinde olmayan insan topluluklarının bireysel hayatlarını idame ettirmelerinde yetersiz kaldıkları gibi toplumsal normların
belirlenmesinde de yetersiz kaldıkları ve kalmaya devam edecekleri tartışılmaz bir şekilde ortadadır.
Seçimlere katılım oranlarının
düşüklüğü ve seçilen yöneticilerin kalitelerinin yetersizliği, seçmen
kitlelerinin akıl ve ruh sağlığı kalitesinin gerilemesine bağlı ve onunla doğru
orantılı olarak kaotik bir ortam üretildiğini kanıtlamaktadır.
Türkiye'de de seçmenlerin yeterliliği,
seçimlere katılım sağlayan seçmen kitlesinin yaklaşık yarısının terör, darbe ve
kaos destekçisi partilere oy vermesi dolayısıyla sorgulanmak zorundadır. Normal
akıl ve ruh sağlığına sahip herhangi bir insanın teröre, askerî darbelere,
ülkenin bölünmesine ve kaosa destek vermesi mümkün değildir. Bu hangi tanımlı
olursa olsun demokrasi için varoluşsal bir tehdittir; terörün, askerî
darbelerin ve ülkenin resmî olarak bölünmesinin demokratik bir ortam
oluşturmayacağı ve böyle bir ortamda da seçmen tercihlerinin saygın ve meşru kabul edilemeyeceği gerçeğini somut olarak ortaya koymaktadır.
Bütün bunlar birlikte
düşünüldüğünde herhangi bir vatandaşın doğuştan hak sahibi olduğu oy kullanma
hakkının ayrıntılı bir şekilde tartışılarak sınırlanması gerektiği,
demokrasinin tanımı gereği zorunludur. Terör, askerî darbe destekçisi ve devletin topraklarının bütünlüğünü bozmaya yönelik seçmen tercihleri bir suç olarak tanımlanmalı
ve bu yönde tercih beyan eden herkesin oy kullanma hakkı kısıtlanmalıdır.
Yine aynı şekilde insanı insan
yapan her türlü değere ve inanca karşı düşmanlık besleyenlerin, bu
düşmanlıklarını her türlü yol ve yöntemle yayanların da oy hakları
kısıtlanmalıdır. ‘Vatandaş’ olma hakkının doğuştan kazanılmış bir hak olduğu,
ancak bu haktan kaynaklanan oy verme gibi diğer hakların kullanılabilmesi için de bireylerin
tabi olacağı sınırları belli yasal-anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Türkiye’nin ve demokrasi geleneğine sahip ülkelerin özellikle demokrasinin yaşayabilmesi için seçmen yeterliliğinin hukukî altyapısını yeniden tesis etmesi ertelenemez bir öneme sahiptir; Türkiye küresel önceliklerine bu türden reformları dahil etmelidir.
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.