Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Bir kadının biyolojik sınırlılıkları erkeği de içeren hayatın akışını yönetmenin temel gerekçeleri olmaya yetmezdi bana göre. Bu adil olmazdı, çünkü erkek ve kadın eşit değillerdi ve hayat hiçbir sorun içermeyen tekdüze bir akışa sahip olmadığı gibi mekanik bir şey de değildi."
‘Vadi Yazarı’ haklıydı, inançlı gençlerin, özellikle genç kızların ve kadınların hayatlarının her anına müdahale etme hakkı olduğunu düşünen, karanlıklarda bir yerde, şu anda geriye çekilen derin bir devlet yapısı vardı; insanlar diledikleri gibi giyinemez, inanamaz ve inandıkları gibi yaşama haklarını kullanamazlardı. 2002’den sonraki uzun iktidar döneminde Erdoğan bile o karanlık yapıya dokunamamıştı.
Bu
karanlık yapı sıklıkla renk değiştiren, bazen bukalemun gibi, bazen de yırtıcı
bir vahşi hayvan gibi, fırsatları oluşturup acımasızca kullanan masonların
hükmettiği bir yapıydı.
Çok şey
değiştiğini düşünmüyordum ben de ‘Vadi Yazarı’ gibi; masonların hükmettiği o
yapı çok canlıydı ve ayrıca en küçük bir fırsatta eskisinden çok daha kötü ve
baskıcı bir devleti yeniden aktif hale getirecek olan terör, askerî darbe ve
bölücülük yanlısı, İslam düşmanı büyük bir kitle vardı güzel ülkemizde. Erdoğan’ın
devleti yönetmeye çalıştığı bugünlerde bile, sokak ortasında, toplu taşıma
araçlarında veya çarşılarda, sıradan vatandaşların başörtülerini elleriyle
çıkarıp fırlatmak isteyen İslam ve özgürlük düşmanı kadınlar görüyorduk sık
sık.
Sistemin o
karanlık yapısı ile çok sık karşılaştığımdan dolayı durumun ciddiyetinin
farkındaydım; Erdoğan iktidarına da tutunan, ondan da beslenen, Erdoğan
destekçisi bürokrasiyi ve siyaseti istediği gibi dönüştüren bu güce karşı
herkesin dikkatli olması gerekiyordu. Eş seçimlerini bile etkileyen bu şeytanî
karanlığın tamamen yok edilmesi şarttı.
Geçmişteki
olumsuz örneklere rağmen, ailelerimizin bize ve kararlarımıza duydukları derin
saygı, değerlerimize, inançlarımıza verdikleri büyük önem bize özgür bir seçim
alanı oluşturmuştu ve biz seçimlerimizi kendimiz yapmıştık, herkes hayatını
etkileyecek olan seçimlerini özgürce yapma fırsatı bulmalıydı ve çağın şeytanî
karanlıklarla insanı boğduğu, baskı altına aldığı bu devirde bu hiç de kolay
değildi:
“İnsanlar
eş seçimlerinde yaşadıkları ruhsal, fizyolojik, kültürel ve sosyolojik
sorunlardan başka bir de ideolojik sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorlar.
Medenî hukuk sistemi, yazılı olmayan ilkel gelenekleri ya da hırsları yazılı
hâle getirerek medenî özelliğini kazanmış olmuyor. Aynı sistem, resmî tek,
gayrî resmî çok eşliliği de medenî-çağdaş buluyor. Eşlerin anlaşmış olmaları
hâlinde tek eşliliği, birlikte yaşama formülüyle çok eşliliğe dönüştürmekte ve
resmi eşten başkasıyla yapılan ‘cinsel eylemi’ suç saymamaktadır. Buna karşılık
büyük sosyal sorunlar oluşturan bu tür düzenlemelerin neden olacağı sosyolojik
ve psikolojik travmaların önüne geçebilecek Kur’an’ın Nisâ Suresi’nin 3. ayeti ile
verilen ruhsat çağdışı kabul edilmeye devam ediliyor: ‘Eğer, yetim kızlar
hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, size helâl olan kadınlardan ikişer,
üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer adaletli davranmayacağınızdan
korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz ile yetinin. Bu,
adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.”
‘Bekçi’nin
dikkatle incelediği, sistemin ördüğü yapışkan ağ insanların Allah’ın emirlerine
uygun bir hayat sürmesine izin vermeyecek şekilde örülmüştü:
“Sistem,
sağlık, ekonomi vb. sorunlarla birliktelikleri sağlıklı bir şekilde yürümeyen
eşlerin resmî kurumlar nezdinde ayrılık işlemlerini onaylamadan başka bir eş
ihtiyacını giderecek yasal düzenlemeleri yapmamakla sosyolojik açıdan birçok
zarar verici ve yıkıcı olayın müsebbibi olmaktadır. İnsanları tek eşliğe mahkûm
ederek onların sahip oldukları hakları sınırlarken sistemin öngördüğü şey
evlilik kurumunun sağlığıdır ve birden fazla eş, erkek için sorunlar yumağından
başka bir şey değildir. Muhakkak ki, birden fazla eş bir ruhsattır, emir
değildir, ‘Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır kılınmıştır’,
diyen Allah, Nisa Suresinin 129. ayetinde, ‘Ne kadar uğraşırsanız uğraşın,
kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise büsbütün gönül verip
ötekini askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a
karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet
edicidir!’ şeklinde uyarılarda bulunarak tek eşliliğin adalet sağlanmasında
uygun olduğunu bildiren 3. ayeti tamamlayıcı bir ayetle insana seslenmektedir. Ve
Allah, verilen ruhsatın keyfiliğini tavsiyelerde bulunarak insan iradesinin
yürütme aralığında daraltmıştır. Ancak, mevcut eşle yaşanılabilecek
sıkıntıların giderilmesine de –diğerlerini boşama şartı olmadan dörde kadar eş
almak- izin vermiştir. Kadınların ve genç kızların zihinlerine hâkim olan
eşitlik algılarına aykırı gibi duran ve onları, erkeklere daha fazla hak
tanındığı şeklinde yanılgılı düşüncelere sürükleyen yukarıdaki ayetler, insanı
yaratan Allah’ın insanın yaşayacağı sıkıntıları biliyor olmasından kaynaklanan
bir ruhsattan bahsetmektedir. Bu ruhsatın içeriği farz/emir değildir.”
Bu
tartışmaların insanlık tarihi boyunca var olduğunu düşünüyordum, insanlık
yeryüzünde bulunduğu sürece de bu tartışmalar varlığını koruyacak, insanları
kısır bir döngüde meşgul etmeye devam edeceklerdi. Bir erkeğin birden fazla
kadınla evlenmesi ile ilgili eşitsizliğe vurgu yapan kadınlara hep hormonlarının
neden erkeklerle eşit özellikte olmadığını, biyolojik-cinsel aktivitelerinin,
doğurganlıklarının neden sınırlı, periyodik ve süreli olduğunu sormuştum. Genellikle
aldığım cevaplar konuyu saptırmaya odaklanıyordu ya da büyük ve derin bir
sessizlik olarak yansıyordu.
Bir
kadının biyolojik sınırlılıkları erkeği de içeren hayatın akışını yönetmenin
temel gerekçeleri olmaya yetmezdi bana göre. Bu adil olmazdı, çünkü erkek ve
kadın eşit değillerdi ve hayat hiçbir sorun içermeyen tekdüze bir akışa sahip
olmadığı gibi mekanik bir şey de değildi. Kuşkusuz bir erkeğin, zorunluluklar
dışında, zevk için birden fazla kadınla evlenmesi de adil değildi; bu daha çok verilen
ruhsatın tamamen kötüye kullanılması anlamına geliyordu.
Karım bu
konulara çok yüksek bir yerde durarak bakıyordu. ‘İsteyen herkes istediğini
yapar, bedelini de öder’ demişti geçmişte. ‘Çünkü herkes neyin ne olduğunu çok
iyi bilir, kendisini aldatamayacağı gibi, Allah’ı da aldatamayacağını bilir.
Bir başkasını aldatmaya kalkmasının bu açıdan hiçbir önemi yok!’
Bana da
çok yüksek bir özgüvenle hep aynı şeyi söylemişti, ‘Eğer başka bir kadına ilgi
duyarsan, hakkındır, ama bana haber ver!’ demişti. ‘Ben de bana yakışanı yapabilecek
bir uzaklıkta durabilme imkânı bulabileyim!’
Ben Allah’ın
sınırlarını asla aşmayı düşünmediğim için karımın bu düşünceleri ve
açıklamaları hiç dikkatimi çekmemişti, ancak şimdi onun bu düşüncelerinin ne
kadar önemli olduğunu fark ediyordum. Ve Allah’ın verdiği ruhsatın
gerekçelerini de yaşayarak anlıyordum.
‘Vadi
Yazarı’ cesaretle ilerliyordu bu tehlikeli sularda:
“Aile içi
problemlerin köklerine de ışık tutan Allah, düşünceleri modern-çağdaş algılarla
sınırlanan Müslüman genç kızların ve kadınların anlamakta zorlandıkları evlilik
gerçeklerine dikkat çekmekte ve tavsiyelerde bulunmaya devam etmektedir Nisa Suresinin
34. ayetinde: ‘Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah,
insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından
harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın koruması sayesinde
onlar da ‘gayb’ı korurlar. Başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin,
onları yataklarında yalnız bırakın, onları dövün. Eğer itaat ederlerse, artık
onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok
büyüktür!’ Yaşanan sosyal gerginliklerin bireysel gerginliklerden beslendiğini
gören, artan boşanmaların, evlilik içi şiddetin vardığı ölümcül boyutların ve
evlilik içi iki başlılıktan kaynaklanan faciaların istatistiklerini kolaylıkla
tutabilen, bu istatistikleri inceleyebilecek teknik donanıma ve imkanlara sahip
olan insanoğlu üçüncü bin yılın başlangıcında bu ayetin neden indiğini
anlamakta zorluk çekmeyecektir.”
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.