Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Why I’m resigning from the State Department
Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana İsrail, Gazze'deki savaşında Amerikan bombaları kullandı ve Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre 13.000'i çocuk olmak üzere 32.000'den fazla insan öldü, sayısız insan da enkaz altında kaldı. BM'nin gıda hakkı özel raportörüne göre İsrail, geride kalan 2 milyon insanı açlıktan öldürmekle suçlanıyor; bir grup yardım kuruluşu lideri, yeterli yardım yapılmadığı takdirde yüz binlerce kişinin daha yakında ölüler kervanına katılacağı uyarısında bulunuyor.
Ancak İsrail hala Gazze'deki insanların çoğunun kaçtığı Refah'ı işgal etmeyi planlıyor; BM yetkilileri ortaya çıkması beklenen katliamı "hayal gücünün ötesinde" olarak tanımladı. Batı Şeria'da silahlı yerleşimciler ve İsrail askerleri, aralarında ABD vatandaşlarının da bulunduğu Filistinlileri öldürdü. Soykırım uzmanlarının soykırım suçuna uyduğunu ifade ettiği bu eylemler, ABD hükümetinin diplomatik ve askeri desteğiyle gerçekleştirilmektedir.
Geçtiğimiz yıl, Orta Doğu'da insan haklarını desteklemeye adanmış bir ofiste çalıştım. Bu ofisin misyonuna ve önemli çalışmalarına yürekten inanıyorum. Ancak, Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazze'de bir soykırım olabileceğini söylediği şeyi doğrudan mümkün kılan bir hükümetin temsilcisi olarak, bu tür bir çalışma neredeyse imkansız hale geldi. Böylesi bir zulmü mümkün kılan bir yönetime hizmet edemeyeceğim için Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevimden istifa etmeye karar verdim.
ABD'nin insan hakları savunucusu olarak sahip olduğu güvenilirlik, savaşın başlamasından bu yana neredeyse tamamen yok oldu. Sivil toplum üyeleri kendileriyle temas kurma çabalarıma yanıt vermeyi reddetti. Ofisimiz Orta Doğu'daki gazetecileri desteklemeye çalışıyor; ancak STK'lar tarafından Gazze'de Filistinli gazeteciler gözaltına alındığında ya da öldürüldüğünde ABD'nin yardım edip edemeyeceği sorulduğunda, hükümetimin onları korumak için daha fazlasını yapmamasından dolayı hayal kırıklığına uğradım. Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre son beş ayda Gazze'de doksan Filistinli gazeteci öldürüldü. Bu rakam CPJ'nin veri toplamaya başladığı 1992 yılından bu yana tek bir çatışmada kaydedilen en yüksek rakam.
Kamuoyu önünde istifa ederek, Dışişleri Bakanlığı'ndaki geleceğimi büyük olasılıkla tehlikeye attığımı bilmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Başlangıçta kamuoyuna açık bir istifa planlamamıştım. Dışişleri'nde geçirdiğim süre çok kısa olduğu için - iki yıllık bir sözleşmeyle işe alınmıştım - istifamı kamuoyuna duyuracak kadar önemli olduğumu düşünmüyordum. Ancak, istifa kararımı meslektaşlarıma bildirmeye başladığımda, defalarca duyduğum yanıt "Lütfen bizim adımıza konuşun" oldu.
Federal hükümet genelinde, benim gibi çalışanlar aylarca hem kurum içinde hem de bu başarısız olduğunda kamuoyu önünde politikaları etkilemeye çalıştı. Meslektaşlarım ve ben, bu yönetimin İsrail'e binlerce hassas güdümlü mühimmat, bomba, hafif silah ve diğer ölümcül yardımları teslim etmesini ve bunu yapmak için Kongre'yi bile atlayarak binlercesine daha yetki vermesini dehşet içinde izledik. Yönetimin, ABD'nin ağır insan hakları ihlallerinde bulunan ya da insani yardımların ulaştırılmasını kısıtlayan yabancı ordulara yardım sağlamasını yasaklayan Amerikan yasalarını açıkça hiçe sayması karşısında dehşete düştük.
Biden yönetiminin kendi politikası şöyle demektedir: "Hem Amerika Birleşik Devletleri hem de alıcı ülkelerin halkları arasında silah transferlerinin meşruiyeti ve kamuoyu desteği sivillerin zarardan korunmasına bağlıdır ve Amerika Birleşik Devletleri sivillerin korunmasına verdiği önemle kendisini diğer potansiyel silah transferi kaynaklarından ayırmaktadır." Ancak bu asil politika beyanı, onu ilan eden başkanın eylemleriyle doğrudan çelişmektedir.
Başkan Joe Biden, İsrail'in Filistinli sivilleri zarar görmekten korumadığını dolaylı olarak kabul ediyor. Kongre'deki bazı Demokratların baskısı altında yönetim, yabancı askeri transferlerin ilgili yerel ve uluslararası yasaları ihlal etmemesini sağlamak için yeni bir politika yayınladı.
Ancak kısa bir süre önce Dışişleri Bakanlığı İsrail'in savaşı yürütürken ve insani yardım sağlarken uluslararası hukuka uygun davrandığını tespit etti. İsrail'in insani yardımların girişini engellediği ve ABD'nin açlıktan ölmek üzere olan Gazzelilere havadan yiyecek atmaya zorlandığı bir dönemde bunu söylemek, yönetimin hukuku ya da masum Filistinlilerin kaderini önemsediği iddialarıyla alay etmek anlamına geliyor.
Bazıları ABD'nin İsrail üzerinde etkisi olmadığını savunuyor. Ancak İsrailli emekli Tümgeneral Yitzhak Brick Kasım ayında İsrail'in füzelerinin, bombalarının ve uçaklarının ABD'den geldiğini belirtti. "Musluğu kapattıkları anda savaşmaya devam edemezsiniz" dedi. "Herkes ABD olmadan bu savaşı sürdüremeyeceğimizi anlıyor. Nokta."
İsrail şu anda bile Lübnan'ı işgal etmeyi düşünüyor ki bu da felaketle sonuçlanabilecek bir bölgesel çatışma riskini arttırıyor. ABD bu sonucu engellemeye çalışıyor ancak İsrail'i Gazze'de ya da orada daha fazla itidale zorlamak için saldırı silahlarını geri çekme konusunda iştahlı görünmüyor. Dolayısıyla Biden'ın İsrail'in aşırı sağcı hükümetine verdiği destek, bölgede ABD askerlerinin de zarar görebileceği daha geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleme riski taşıyor.
Pek çok meslektaşım ihanete uğramış hissediyor. Kendi adıma yazıyorum ama Gazze'de kalıcı bir ateşkes için harekete geçen ve ülke genelinde 30 federal kurum ve departmandaki federal çalışanları temsil eden Feds United for Peace grubu da dahil olmak üzere pek çok kişi adına konuşuyorum. Dört yıl boyunca dönemin Başkanı Donald Trump'ın bakanlığı felce uğratma çabalarının ardından Dışişleri çalışanları Biden'ın Amerikan diplomasisini yeniden inşa etme vaadini benimsedi. Bazıları için ABD'nin Rusya'nın yasadışı işgaline ve bombardımanına karşı Ukrayna'ya verdiği destek Amerika'nın ahlaki liderliğini yeniden tesis etmiş gibi görünüyordu. Ancak yönetim İsrail'in Gazze'yi yasadışı işgal ve yıkımına olanak sağlamaya devam ediyor.
Washington'daki İsrail Büyükelçiliği önünde 25 Şubat'ta kendini yakan 25 yaşındaki ABD Hava Kuvvetleri askeri Aaron Bushnell'in son sosyal medya paylaşımı aklımdan çıkmıyor: "Birçoğumuz kendimize 'Kölelik döneminde yaşıyor olsaydım ne yapardım? Ya da Güney Jim Crow döneminde? Ya da apartheid? Ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım? Cevap şu ki, bunu yapıyorsunuz. Hem de şu anda."
Yaptığım işe daha fazla devam edemeyeceğim. Umarım istifam, hayatları tehlikede olan 2 milyon Filistinli ve Amerika'nın dünyadaki ahlaki duruşu adına, İsrail'in savaşına verilen desteğin geri çekilmesi için yönetimi zorlama çabalarına katkıda bulunabilir.
Annelle Sheline, 27 Mart 2024, CNN
(ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İlişkileri Bölümü çalışanı Annelle Sheline, Ph.D., Baker Institute Center for the Middle East'te yerleşik olmayan araştırmacı ve Quincy Institute for Responsible Statecraft'ta Orta Doğu araştırma görevlisidir. Araştırmaları Orta Doğu'daki dini otoriteye, özellikle de Arap monarşilerindeki dini ve ulusal kimliklerin kesişimine odaklanmaktadır. Ürdün, Fas, Umman ve Suudi Arabistan'da şiddet içeren aşırıcılıkla mücadelenin ve dini hoşgörüyü teşvik etmenin sonuçlarını analiz etmektedir. Akademik yazılarının yanı sıra Washington Post, The Global Post ve Georgetown Üniversitesi Berkley Center for Religion, Peace & World Affairs'de kamuya açık yorumları yayınlanmıştır. Sheline doktorasını George Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nden, lisans derecesini ise New York Üniversitesi Gallatin School of Individualized Study'den almıştır.)
Seçkin Deniz, 02.04.2024, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.