Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Çok uzun süredir karımla İD ile geçirdiğim şu birkaç gün kadar sık ve yoğun zaman geçirmemiştik. İD, Richmond’a gelerek kendi hayat akışını benim hayat akışıma dahil etmişti ve birbiri ile hiç ilgisi olmayan iki hayat biçimi aynı anda aynı zaman aralığında kendi boşluklarıyla eşleşmişlerdi."
Her şeyi kendi akışına bırakma kararımı uyguluyordum. İnsan sadece insandı ve her şeye yetişme kaygısıyla yaşasa da asla başarılı olamayacağını çoğu zaman fark edemiyordu. Şimdi durmuştum, izleyecektim ve insanların verdiği kararları bekleyecektim.
Karımın da çoğu kez geri çekilerek izleme alışkanlığı vardı, ama kadının doğasındaki müdahale etme potansiyeli onun da geride çok fazla durmasını engelliyordu. Çok aktifti hayatın içinde; çocuklarla, anaokuluyla, ‘Bân’la ve bahçemizle geçirdiği zaman benimle geçirdiği zamandan çoktu, tıpkı benim işlerimle geçirdiğim zamanın karımla geçirdiğim zamandan çok oluşu gibi.
Çok uzun süredir karımla İD ile geçirdiğim şu birkaç gün kadar sık ve yoğun zaman geçirmemiştik. İD, Richmond’a gelerek kendi hayat akışını benim hayat akışıma dahil etmişti ve birbiri ile hiç ilgisi olmayan iki hayat biçimi aynı anda aynı zaman aralığında kendi boşluklarıyla eşleşmişlerdi.
İD’nin tuttuğunu koparan yapısı ile karımın kapsamı geniş güçlü mücadele arzusu birbiriyle uzlaşamayacak kadar sertti. Şimdi ben hangisinin umursamaz görüneceğini merak ediyordum. Muhtemelen ikisi de umursamaz görünecek ancak hazmedemedikleri şeyleri yavaş yavaş azar azar bana yansıtacaklardı. İşte o zaman ben müdahil olmaya başlayacaktım hayatımın akışına, işler o zaman karışacaktı.
Şirkette zaman hızlı akıyordu. Saat 11.00’a yaklaşırken Fırtına odama gelmişti biraz konuşmak için. Canı çok sıkkın görünüyordu. Yüzündeki ifadeye ilk kez rastlıyordum. O neşeli, enerji dolu saf delikanlının gözlerindeki acının ve karanlığın ne kadar etkili olduğunu ilk kez bir insanda görüyordum.
Bakanı içine çekecek kadar kahredici bir karanlıktı bu. Yüzünün karakter çizgileri düzleşmiş ve bütün yüz kasları aşağıya doğru sarkarak sertleşmişti. Kumral teni de kararmıştı. Dalgalı uzun saçları dağınıktı ilk kez. Kıyafeti de özensizdi.
Oturmasını istedim ondan. ‘Gece uyumadın mı sen?’ diye sordum.
‘Uyumadım Abi!’ dedi gözlerini yere dikerek. ‘Sabaha kadar sokaklardaydım!’
Şaşırmıştım. Çünkü çok düzenli, evine bağlı bir hayatı vardı. Hiçbir şeyi ihmal etmemeye çalışırdı. Karısını ve iki çocuğunu da asla ihmal etmez ve onlara hiçbirimizin ayırmadığı kadar zaman ayırırdı. Sabaha kadar sokaklarda dolaşması büyük bir sorunun varlığını gösteriyordu.
Biraz beklemesini söyleyerek odamdan çıktım ve iki çay alarak geri döndüm. Çalışma masamın önündeki sehpaya koydum çayları ve ben de onun karşısına oturdum.
‘Ben getirirdim çayları ABİ!’ diye atıldı hemen. ‘Sen niye zahmet ettin?’
‘Sabaha kadar sokaklarda ne aradın Fırtına?’ dedim gülümseyerek. ‘Sen onu anlat, karın seni evden mi kovdu?’
‘Keşke kovsa Abi!’ dedi gözlerindeki karanlığın derinliklerinden bana bakarak.
Çayımı aldım sehpadan, ona da çayını almasını söyledim. ‘Kahvaltı yaptın mı sen?’ diye sordum. Gerçekten dikkat etmemiştim Fırtına’nın kahvaltı yapıp yapmadığına.
‘Yapmadım Abi!’ dedi. ‘İştahım yok, dün akşamdan beri boğazımdan bir lokma bir şey geçmedi, geçmiyor. Bu üçüncü bardak çay olacak sabah sabah aç karnına içtiğim!’
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.