Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Gönderilen ilâhî kitapların bozulmasına yönelik şeytani çabaların amacı da aklın ana kaynaklarını belirsizleştirmek ve yanlış çıkarımlar yapılmasını sağlamaktır. Bugün İslam'ın ana kaynağı olan Kur'an üzerindeki meal, zahir-batın tartışmalarının, ikinci kaynak olarak değerlendirilen sünnet-hadisle ilgili sahihlik/doğruluk probleminin temel sebebi de budur."
İslam'ı nasıl algılıyorsunuz?
Müslüman olmak sizce ne anlama geliyor?
Bunlar önemli sorular, eğer bu soruları soruyorsanız, anlam arayışınız sürüyor demektir, bu soruları sormuyorsanız ve mevcut inanç-hayat-akıl çatışmasını algılayamıyorsanız siz İslam'ı ve Müslüman olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz demektir.
İslam dinine mensup bir Müslümanın dinini bilmiyor olması şaşırtıcı değildir, tıpkı bir Yahudi veya Hristiyan gibi; çünkü bilmek farkında olmak demektir. Bir insanın atalarından gelen ve kendisine öğretilen dine ve geleneklere ait bilgisi, çoğunlukla bilişsel bir farkındalık oluşturmaz, insanlık tarihindeki sistematik olan veya olmayan -bilimsel olarak tanımlanan ve farkındalık içeren deneysel bilgi dahil-bilgi akışlarının tamamı böyledir.
Ancak akıl, bu bilgi akışlarındaki olumlu ya da olumsuz değişimleri/değişiklikleri sorgular, ana kaynaklara bakarak olumsuz değişimleri/değişiklikleri ya da bozulmaları tespit ederek insanları uyarır ve onların kalıcı alışkanlıklara dönüşerek gerçek bilginin yerini almasını engeller.
Yine akıl olumlu değişimleri/değişiklikleri de ana kaynaklara bakarak yorumlar ve muhtemel olumsuzluklara karşı görüş belirtir, başka herhangi bir aklın ürettiği çıkarımlar da yine Kur'an esaslı denetlemeye tabiidir, herkesi bağlamaz. Bu, Allah'ın 'aklediniz' emrinin gereği sade ve basit bir şekilde böyledir, ana kaynakların kesin bilgi içerme zorunluluğu da bu açıdan önemlidir.
Gönderilen ilâhî kitapların bozulmasına yönelik şeytani çabaların amacı aklın ana kaynaklarını belirsizleştirmek ve yanlış çıkarımlar yapılmasını sağlayarak insanların hayat akışlarını bozmaktır. Bugün İslam'ın ana kaynağı olan Kur'an üzerindeki meal, tefsir, zahir-batın tartışmalarının, ikinci kaynak olarak değerlendirilen sünnet-hadisle ilgili sahihlik/doğruluk probleminin temel sebebi de budur.
Kelam, Akaid, Fıkıh, Tefsir, Sünnet/Hadis, Tasavvuf, Mezhep gibi, nakil, kıyas, icma, keşf ve benzeri yollarla elde edilen çıkarımların/kaynakların bu anlamda ciddi bir önemi yoktur, çünkü Müslümanların İslam algılarındaki bozulmalarının temel sebebi Kur'an dışındaki bahse konu kaynakların kasıtlı ya da kasıtsız bir şekilde bozulmasıdır.
İnsan aklını ve iradesini muhatap olan ilâhi emir ve yasaklar, insanın Allah ile, Allah'ın gönderdiği ayetlerle (Kur'an), insanla, toplumla ve bütünüyle hayatla kurulan bağları dosdoğru tanımlamak ve sürdürmek içindir, bunun başka hiçbir gerekçesi ve açıklaması yoktur; bunun dışındaki anlam arayışları -insanı tanrılaştıran Mistisizmde ve Tasavvuf'ta olduğu gibi- Şeytan'ın amaçlarına hizmet eder.
Şeytanın insanın apaçık düşmanı olduğunu bildiren ayetler de insana bu bağların kim veya kimler tarafından bozulabileceğini haber verir.
Şeytan'ın, insanlardan ve cinlerden edindiği orduları kendi liderliğinde yönettiği ve tamamen insanları ve cinleri hedef aldığı örnekler -günümüzde ulaştığı zirve ayrıca dikkate alınırsa- insanlık tarihinde sayılamayacak kadar çoktur, ancak 'düşman' olarak sınıflandırdığımız bu şeytani yapılar başlangıçtan bugüne kadar kopmadan, her biri aynı amaca hizmet etmek üzere çok farklı ve ayrık gibi duran, ancak organize bir şekilde çalışan gizli örgütlenmelerle bugüne kadar yaşamaya devam etmiş ve insan aklının ana kaynaklarına saldırarak bütün din algılarını bozdukları gibi, İslam algısını da bozmuşlardır.
Doğal olarak İslam dinine mensup olan Müslümanların bu bozunmayı fark etmesi için bilgi sahibi olmaları ve bilgilerini de Allah tarafından korunma garantisi verilen Kur'an'la denetlemeleri ve hayatlarına yansıtmaları şarttır.
İnsanın Allah ile, insanla, toplumla ve bütünüyle hayatla kurulan bağları dosdoğru tanımlaması ve sürdürmesi için, aklını ve iradesini muhatap alan ilâhi emirlerin ve yasakların bulunduğu Kur'an'la bağlarını sağlam kurması gerekmektedir.
Kur'an'la bağını doğru kurmamış ya da doğru kurma çabalarına girmemiş olan bir Müslümanın Müslüman olmanın ne demek olduğunu tam olarak bilmesi mümkün değildir; onun zihninde oluşan İslam algısı ve Müslüman imajı bozulmuştur ve amacı dışına çıkarak ezberler ve ritüeller bileşimi olarak varlığını sürdürmektedir.
Bütün insanlar için İslam-hayat-akıl ilişkisi doğru bir çerçevede ve zeminde kurulmak zorunda iken aksinin vâki olması insanlık adına büyük bir yıkımdır, İslam'ın umut, Müslümanların örnek olma olasılığını yok etmektedir.
Sizin Müslüman olarak İslam algınızı sorgulamanız gerektiğini düşünüyor olmanız bu yıkımı sona erdirecek süreçleri başlatmanız anlamına gelecektir.
Merakla soruyorum, bu konuda hiç endişelenmiyor musunuz?
me zorunlulukları
Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar
Seçkin nmelerleDeniz Yayınları
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.