29 Temmuz 2024 Pazartesi

SA10882/SD3198: Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar 25: Müslüman Okur

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Tarih boyunca Kur'an okundu, Müslümanlar 'Oku!' emrinin gereğini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiler, 'kıraat' türleri de geliştirdiler, Yahudilerin mezmurları okuyuş biçimlerini de taklit ettiler. Peki sonuç?"

Kur'an'ın 'Oku!' emri ile başlayan vahyedilme sürecinin neden yirmi üç yıl sürdüğünü hiç düşündünüz mü? Allah, isteseydi Kur'an'ı bir bütün olarak ve kitap halinde de indirebilirdi. "Okuyun, itaat edin!" der ve insanı en değerli mücevherlere işlediği kitapla başbaşa bırakırdı. Neden elçisi Muhammed'e, kendisine vahyedilen ve insanlara aktardığı Kur'an ayetleri dolayısıyla 'büyücü' denmesine izin verdi?

Belki de biz insanlar, birbirinden çok farklı aynalarda yansıyan anlamlar üzerinden düşünmeyi öfke ve nefret anında, sadece çıkarlarımız zedelendiği için akledebiliyor olmanın bedelini ödüyoruz. Çıkarlarının tehdit altında olduğunu gören insanlar, özellikle kan bağıyla bağlı olduğu akrabaları ona 'büyücü' demekle yetinmediler, daha önce de defalarca yaptıkları gibi Allah'ın vahiyle gönderdiği emir ve yasaklarını insanlara duyuran elçisini öldürmeye kalktılar. 

Çünkü okumayı biliyorlardı ve olacakların sonunu görmüşlerdi; okuduklarından - gönderilen ayetleri anlıyorlardı ve geçmişte olan bitenlere dair bilgileri vardı- bunun kendileri için bir varoluş mücadelesi olduğu sonucunu çıkardılar. 

Yüzlerce puta tapan bir topluluğun başka türlü davranması beklenemezdi de. Konunun akrabalıkla, putlarla ilgisi de yoktu, putların Allah katında kendileri için aracılık edeceklerine dair propagandaları da Allah'ı tanıdıklarını gösteriyordu. 

Allah en büyük tanrıydı, ama başka tanrıların/ilahların, tanrıçaların/ilahelerin olması onların kurdukları sistemin sürmesi için zorunluydu. Allah'ın elçisi 'Allah'tan başka tanrı/ilah yoktur!' dediğinde Allah'a ortak koştukları putlar düzeninde çıkarlarının tehdit altında olduğunu görerek çıldırdılar. Elçiyi susturmak, vahyi susturmak demekti; tartıştılar ve her kabileden bir katilden oluşan bir grupla onu öldürerek susturmayı seçtiler, böylelikle kan davası güdülmeyecekti.

Bugün de değişen bir şey yok; tıpkı bin dört yüz yıldır olduğu gibi, Kur'an'ın buyruklarının okunmasını ve duyulmasını istemeyenler Mekkeli müşrikler gibi davranıyorlar, birlikte çalışıyorlar ve Allah'ın mesajlarını 'herkes tarafından anlaşılmaz' katliamıyla susturarak Müslümanların herhangi bir kişiyi, yapıyı doğrudan suçlayabilmesinin de önüne geçiyorlar.

Müslümanlar İslam algılarının bozulmasında kimi suçlayabilirler? Kelamcıları mı, hadisçileri mi, müfessirleri mi, fakihleri mi, mezhep imamlarını mı, tasavvuf şeyhlerini mi, islamcı sıfatıyla son iki yüzyıla kendi düşüncelerini dayatanları mı? Yoksa ilahiyatçı sıfatına sahip laik eğitim sisteminin akademisyenlerini mi?

Hepsi Mekke müşrikleri gibi Kur'an'ın hakikatlerini birlikte katletmeye mi kalktılar, Müslümanlar kan davası gütmesin diye? Kur'an'ın hakikatleri için mücadele edenleri de tasfiye ederek istedikleri gibi bir İslam algısı oluşturma çalışmalarının başka hangi amacı olabilir? Bin dört yüzyıl onların masum olmadıklarını iddia edecek kadar uzun bir süre değil midir?

Allah'ın elçisini öldürmek vahyi susturmayı amaçladığına göre Kur'an'ın okunmasını ve anlaşılmasını engellemek de vahyi susturmayı amaçlıyordu ve bugün hepsi birlikte kendilerini put haline getiren kolektif akılla Kur'an ve İslam algısının önünde duruyorlar.

Kur'an'ın mücevherlere işlenmiş bir kitap olarak indirilmemesinin sebebi insanların bir kitabı kolaylıkla ortadan kaldırabilecekleri gerçeğine de işaret edebilir. Oysa okumak, sadece yazılı bir metni okumak demek değildir; aynı zamanda okunan/dinlenen şeylerin anlaşılma, sindirilme ve hayata yansıtılma sürecidir.

Tarih boyunca Kur'an okundu, Müslümanlar 'Oku!' emrinin gereğini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiler, 'kıraat' türleri de geliştirdiler, Yahudilerin mezmurları okuyuş biçimlerini de taklit ettiler. Peki sonuç?

Bugün Müslümanlar 'hakikat'in tek kaynağı olan Kur'an dışında hakikat kaynakları arıyorlar, çünkü bin dört yüzyıldır böyle alıştırıldılar, kendilerini putlaştıran Antik Yunanlıların çarpık ve cehalet çeşitleriyle dolu felsefesini alarak bir yandan kelamı bir yandan da tasavvufu bütün arayışların merkezine yerleştirerek Kur'an'la nakledilen vahyin anlattığı hakikatin önünü kapattılar, onu örttüler. Müslümanın hakikati okumasını, anlamasını, sindirmesini, hayatına yansıtmasını engellediler ve engellemeye devam ediyorlar.

Kur'an'ın yirmi üç yıl (610-632) süren vahiy sürecinin bütün yanlış okumalardan sağaltılmasını, İslam dininin adım adım sindirilerek insan hayatını bütün hakikatleriyle kuşatmasını sağladığını göremiyor musunuz?

Krallarınızın, cumhurbaşkanlarınızın, başbakanlarınızın, şeyhlerinizin bir yazılı ya da yazısız emri ile hayatınıza doğrudan müdahale edilmesine itiraz etmeyen siz, Allah'ın bir tek emri ile hayatınıza müdahale edebileceğini ve sizin buna karşı çıkacak bir şansınızın olmadığını bilmiyor musunuz?

Allah size bir kitap indirirdi ve o kitabın dışına çıkamazdınız.

Güç sahibi hiç kimsenin sizin özgür iradenize saygı göstermediğini bildiğiniz bir dünya hayatında Allah sizin özgür iradenize hitap ederek ve bunun için yirmi üç yıllık bir süreçte aranızdan birini elçi seçerek size anlattığı hakikatin büyüklüğüne saygınız gereği Kur'an'ı okumak ve anlamak zorunda olduğunuzu düşünmüyor musunuz?

Kendileri birer büyücü oldukları halde Allah'ın elçisine 'büyücü' diyen şeytanları Allah'a ortak koşmaya devam edecek misiniz?

Yoksa Müslüman gibi okuyacak Müslüman birer okur mu olacaksınız?


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 29.07.2024, Sonsuz Ark, Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar


Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı