Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İçindeki ‘doğuştan gelen iyiliği’ hangi insan olduğu gibi koruyabilir sonsuza dek?
İyilik evet; kötülükle kirlenmemişliğin en doğal hâlidir iyilik, bilgiyle gelen kötülüğe karşı sürekli var olma savaşı veren ve korunmadığı an hızla azalan, içine çekilen.
Hangimiz içimizdeki iyiliği korumak için bilinçli bir çaba sarf ediyoruz?
Geleneklerimize, inançlarımıza ve alışkanlıklarımıza sıkı sıkıya bağlanan ve iyilik diyerek işaret edilen şeylerden söz etmiyorum, içimizden gelen o dokunulmamış saf iyilikten bahsediyorum. Kötülüğün hangi rengine bulanırsak bulanalım iyiliğin varlığını sonsuza dek bize hissettiren ve arınma ihtiyacımıza destek veren, yol gösteren o muhteşem duygudan…
İnsan yeni doğan her bebeğin etrafına yaydığı o saf iyilikle yenilenir sürekli. Önce anne, sonra baba ve sonra diğer herkes içinde harlanan o saf iyiliği hatırlar her seferinde. Her doğum bir yeniden toparlanma fırsatı sunar insana, tıpkı her ölümün artık kapanan bir kapıyı hatırlama fırsatı sunduğu gibi.
İçimizdeki iyilik dışarıdan gelecek tehditlere karşı ilahî zırhlarla korunmuştur. Allah varlığını, iyiliğin varlığını ve saflığını koruyarak insana hissettirmeyi insan için sonsuz merhametinin temel bir işareti olarak mümkün kılmıştır ve onu dokunulmaz yaparak korumuştur.
İçimizdeki iyilik bu yüzden dokunulmazdır, bu yüzden ölene dek önceki günden en şeytanî kötülükle yüklenmemiş olan her sabah iyilik hisleriyle kuşatılmış olarak uyanırız; farkında olmadan -bize yansıyacak olan- bir iyiliğe tutunmak için çabalarız gördüğümüz her insanın yüzünde, sesinde ve davranışlarında.
İçimizdeki ‘doğuştan gelen iyiliği’ olduğu gibi korumak bizim yetki alanımıza teslim edilmemiştir ve eğer teslim edilseydi biz onu ‘kesinlikle’ koruyamazdık. Koruyamazdık çünkü yetki alanımıza teslim edilen hiçbir şeyi koruyamadığımızı çok iyi biliyoruz. Bütün her şeyi öldürdüğümüz gibi içimizdeki iyiliği de öldürebilir ve sonsuza dek kötülüğün karanlıklarında kaybolabilirdik.
Ne var ki içimizdeki doğuştan gelen iyiliğin dışımıza yansımasını sağlayabilme ve engelleyebilme imkânı vermiştir bize Allah; özgür irademize kısıt koymamak için. Tıpkı gözlerimiz, kulaklarımız, ellerimiz, zekâmız gibi.
İçimizdeki iyiliğin dışımıza yansımasını engellediğimiz her ân dışarıya iyilik yerine zihnimize dolan kötülük taşmaya başlar; içimizdeki iyiliğin bütün itirazlarına rağmen dışımızdan gelen kötülüğü besleriz bütün zihinsel ve biyolojik bileşenlerimizle.
İçimizdeki iyiliği korumak için bilinçli bir çaba sarf etmemize gerek yok, çünkü o zaten korunmuş durumda; içimizdeki iyiliğin dışımıza yansımasını sağlamak için çaba sarf etmeliyiz sadece.
Hepsi bu.
Geleneklerimiz, inançlarımız ve güzel alışkanlıklarımız bize ‘iyilik’ diyerek içimizden gelen o dokunulmamış saf iyiliğe vurgu yapar, onu hatırlatırlar; kötülüğün hangi rengine bulanırsak bulanalım iyiliğin varlığını sonsuza dek bize hissettiren ve arınma ihtiyacımıza destek veren, yol gösteren o muhteşem duyguyu umut olarak bize sunarlar.
Saf iyilik yolculuğumuz hayata doğduğumuz gün başlar ve ölene dek sürer; biz bu yolculukta sıklıkla kötülükle oynayan ve eğlenen ahmaklar olarak ruhumuzu ve bedenimizi hırpalarız. İçimizdeki iyilik bizim etrafına ördüğümüz surlardan dışarı çıkmak için çocuklara tutunarak çabalasa da çoğunlukla başarısız olur.
Satanistler işte sırf bu nedenle çocuklarımıza düşmanlar, içimizdeki iyiliğin çocuklara tutunarak dışarı çıkma olasılığını yok etmek için çalışırlar; biz her seferinde yenildiğimiz için ölülerimizin gözlerinde hep hüzün vardır.
Çaba göstermemiz gereken şeyler eğer biz bilirsek bu kadarla sınırlıdır.
Hikayemiz de bu kadar basittir.
İçimizdeki iyiliği öldüremeyiz, ancak öldüğümüzde onun da bizimle birlikte öldüğünü fark ederiz.
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.