Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İnsan kendisinden beklenmeyecek olan şeyleri de yapabilen bir varlıktır. Onun kendisinden beklenecekleri yaptığında ‘insan’ olduğunu düşündüğümüze göre, kendisinden beklenmeyecekleri yaptığında onun ‘ne’ olduğunu düşüneceğiz?
Bu konuda biraz çalışmamız gerekiyor.
Öncelikle bir soru sormak istiyorum: ‘İnsandan beklenecekler ve beklenmeyecekler listesi hazırlayabilir miyiz?’
Sonra bir soru daha: ‘İnsan neleri yapabilir, neleri yapamaz?’
Olağan akışında akıl, insandan beklenecekleri insanın yapabilecekleri listesine, beklenmeyecekleri de yapamayacakları listesine dahil etmemizi zorunlu kılar ve bizi bu iki listeyi netleştirmeye mecbur bırakır.
Peki, insanın yapabileceklerini nasıl listeleyebiliriz?
Ya da yapamayacaklarını?
Ne kadar basit sorular değil mi?
Ancak cevapları bizi durduruyor ve durup düşünüyoruz; gerçekten insanın yapabileceklerini nasıl listeleyebiliriz? Bu listeye bağlı olarak insandan beklenecekler listesini nasıl oluşturabiliriz?
İlk liste için çalışma alanımızda biraz malzeme olduğunu düşünüyorum, ancak ikinci liste doğrudan birinci listeye bağlı olduğu ve kendi belirsizliğini içerdiği için aynı şeyi söylemek çok zor.
İnsanın yapabileceklerinin bulunduğu liste, insandan beklenecekler listesinin bir üst kümesidir. Bir alt küme olarak insandan beklenecekler listesinin her unsuru, aynı zamanda insanın yapabileceklerinin bulunduğu listenin bir unsurudur. Ancak her insan insanın yapabileceklerinin tamamını yapıp yapamayacağına bağlı olarak kendisinden beklenecekler listesini bir yetişkin olana dek kendisi oluşturur ve yetişkinlik süresince de kendisinden beklenecekleri yapmaya çalışır.
Bir doktorun ya da bir mühendisin veya herhangi bir meslek erbabının yapabilecekleri listesinden ondan beklenebilecekleri belirleyebildiğimiz gibi, bir insanın yapabilecekleri listesinden ne kadar çok unsuru ondan bekleyebileceğimizi tahmin edebiliriz ve ondan bekleyebileceklerimizi yapıp yapamadığına bağlı olarak başarı ya da başarısızlığı ölçebiliriz.
Ancak yine de insanlık tarihi boyunca insanın Allah’a, insanlara, hayvanlara, doğaya karşı tutumlarını ve doğduğumuz andan itibaren öğrendiğimiz, gözlemlediğimiz ve kendimizde tespit ettiğimiz şeyleri listelesek de insanın -bilgisi ve tecrübesi arttıkça yeni keşifler yapabildiği için- yapabilecekleri listesini uzayan boyuyla bir bütün olarak oluşturmamız neredeyse imkânsızdır; doğal olarak insandan beklenecekler listesini de bir bütün olarak oluşturmamız zordur.
Yaklaşık yüz yıl önceye kadar gökyüzünde uçamayan, binlerce kilometre uzaklıktaki insanlarla yüz yüze görüşemeyen insan bugün bunları yapabiliyor, dünyanın yörüngesine çıkabiliyor, orada uzay üssü kurabiliyor; kılıç-kalkanla, okla bugüne göre çok kısa mesafeden yaptığı savaşları insansız hava araçlarıyla binlerce kilometre öteden yapabiliyor.
Yani zamana bağlı olarak insanın yapabilecekleri listesi insanın yapamayacakları listesinden adım adım unsur eksiltiyor ve insandan beklenmeyecekler listesi insandan beklenecekler listesine unsur kaybediyor.
O halde, insanın yapabilecekleri listesi ile yapamayacakları listesi arasında bir geçişkenlik olduğuna göre, insandan beklenecekler ve beklenmeyecekler listesi arasında da bir geçişkenlik olduğunu ve bu geçişkenlik dolayısıyla insanın kendisinden beklenmeyecek olan şeyleri de yapabildiğini söyleyebiliriz.
Başa dönersek;
‘İnsan kendisinden beklenmeyecek olan şeyleri de yapabilen bir varlıktır. Onun kendisinden beklenecekleri yaptığında ‘insan’ olduğunu düşündüğümüze göre, kendisinden beklenmeyecekleri yaptığında onun ‘ne’ olduğunu düşüneceğiz?’ demiştik.
Şimdi ‘insan’ olarak, insanın yapabileceklerini ve yapamayacaklarını netleştiremediğimiz için kendisinden beklenecekleri ve beklenmeyecekleri de belirleyemeyeceğimizi anlamış bulunuyoruz.
Ve artık biliyoruz ki; insan kendisinden beklenmeyecek olan şeyleri yaptığı zaman da insandır. Çünkü insandan beklenecekleri ve beklenmeyecekleri bilen sadece onu yapabilecekleri ve yapamayacakları ile yaratan Allah’tır.
Bakara Suresinin 29-39. ayetleri bize temel bir bakış kazandırmalıdır:
“O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi. Hani meleklere, “Âdem’e secde edin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen secde etmişler, o kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. Ve “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” dedik. Şeytan oradan onların ayağını kaydırdı da bulundukları yerden onları çıkardı. Biz de “Birbirinize düşman olmak üzere inin! Bir zamana kadar sizin için yeryüzünde kalacak bir yer ve ihtiyaç maddeleri vardır” dedik. Bunun üzerine Âdem rabbinden bazı kelimeler aldı (bunlarla tövbe etti); rabbi de onun tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sınırsız olandır. “İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik. İnkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”
Peki insan ne zaman insan olmaktan çıkar?
En’âm Suresinin 112-113. ayetleri bize insan şeytanlarından bahseder:
“Böylece biz, her nebiye insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak da âhirete inanmayanların kalpleri ona (o yaldızlı sözlere) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçları (kötülüğü) bundan böyle de işlemeye devam etsinler.”
Durup tekrar düşündüğümüzde, insanın yapabileceği ve yapamayacağı şeyler ile insandan beklenecek ve beklenmeyecek şeylerin önemli olmadığını; Allah’ın yapılmasını yasakladığı, suç olan işleri yapan, yani bütünüyle kötülük yapan insanların insan olmaktan çıktığını ve şeytanlaştığını, insanın insan olarak kalabilmesi için, zaman zaman hata yapsa, suç işlese ve kötülüğe bulaşsa da pişman olarak kötülüklerden uzak kalması gerektiğini söyleyebiliriz.
Ve sonra size dönerek, ‘iyilik sizi insan yapar’ diyebiliriz.
Sizce de bu böyle değil midir?
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.