9 Eylül 2024 Pazartesi

SA10960/SD3246: Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar 31: Seküler Aklın Travmaları

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Din’in karşısına konan ‘seküler akıl’ kristalleştiği, yani katılaştığı, donduğu için, bugüne kadar seküler yaklaşımlarla yapılan akıl yürütmelerin doğal olmadığını, aklın çalışma biçimi dışında çalışmaya zorlandığını gösteriyor."

Öncelikle ‘Seküler Akıl’ nedir, ne değildir üzerinde durmak gerekiyor. Seküler Akıl seküler yaklaşımların kavramsal dizini içerisinde bağımsız olarak irdelenmemiştir, buna dair bazı akademik çalışmalar olsa da somut bir literatür bulunmamaktadır.

Columbia Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nün Bahar 2020 seminerlerinden birinde düzenlenen ‘Seküler Akıl Fikrini Keşfetmek’ başlıklı bir etkinlik bu gerçeği açık bir şekilde itiraf etmektedir:

Seküler Akıl:

"Hoşgörüsüzlüğe karşı siyasi bir çözüm ve eşitlik ve demokrasiyi teşvik etmek için gerekli bir koşul olarak sekülerlik üzerine çok şey yazıldı. Akademisyenler ayrıca dikkatimizi, edebiyatta ve dinler tarihinde tanımlandığı üzere, çağımıza yayılmış bir duyarlılık ve akıl yürütme tarzı olarak sekülerliğe yöneltmişlerdir. Antropologlar, tarihçiler ve din öğrencileri farklı “dini” deneyimler, kurumlar ve kozmolojiler hakkındaki anlayışımızı arttırmışlardır. Ve modern bilimin gelişimine dair mükemmel çalışmalar artık mevcuttur. Ancak “seküler akıl” konusunda, özellikle de “din” olarak adlandırılan genel bir fenomenin hem karşıtı hem de modalitesi olarak kristalleştiği için, daha fazla şey yapılması gerekiyor. Bu seminerde “seküler aklın” çeşitli anlamlarını araştırmak istiyoruz. Düşmanların, vatandaşların ve müşterilerin davranışlarını tanımlamak, sınıflandırmak ve tahmin etmenin yanı sıra evrenin kendisi de dahil olmak üzere “doğal sistemlerin” nasıl çalıştığını açıklamak için olasılık teorilerinin ortaya çıkışını ve sayısal tekniklerin kullanımını okuyacak ve tartışacağız. Ayrıca, hesaplamalı muhakemenin kullanımını ve bunun yürütülebilme hızını daha makul ve daha ödüllendirici (kelimenin tam anlamıyla) hale getiren “dini” kategorilerden “seküler” kategorilere (ya da genellikle “öznel” kategorilerden “nesnel” kategorilere) ilişkin bazı dönüşümleri de özellikle okuyacağız. Son olarak, dini düşünceye keskin bir karşıtlık içinde sunulan bilimsel paradigmalarla ilgili son çalışmaları da okuyacak ve tartışacağız." (1) 

Metnin ‘akıl yürütme tarzı olarak sekülerlik’ şeklindeki betimlemesi ile ‘seküler akıl konusunda, özellikle de “din” olarak adlandırılan genel bir fenomenin hem karşıtı hem de modalitesi olarak kristalleştiği için, daha fazla şey yapılması gerekiyor’ şeklindeki ihtiyaç beyan eden cümlesi açık bir şekilde travmatik bir akıl yürütme ile karşı karşıya olduğumuzu kanıtlıyor.

Din’in karşısına konan ‘seküler akıl’ kristalleştiği, yani katılaştığı, donduğu için, bugüne kadar seküler yaklaşımlarla yapılan akıl yürütmelerin doğal olmadığını, aklın çalışma biçimi dışında çalışmaya zorlandığını gösteriyor.

Bu basit analojide gördüğümüz şey, ‘seküler akıl’ olarak tanımlanmaya çalışılan travmanın insan aklını kısırlaştırdığı, sınırlandırdığı ve bilimsel akıl yürütmeler dahil psikolojik, sosyolojik ve politik bütün akıl yürütmeleri sakatladığı gerçeğidir; aklın katılaşması, donması sadece ve yalnızca Yahudi ve Hristiyan din adamları ile düşünürlerinin ürettiği ve desteklediği skolastik bir kültürel alışkanlığın ya da dayatmanın sonucu olabilirdi, seküler akıl için de öyle de olmuştur.

Akıl yürütme ile ilgili bu travmatik bu sonuç bir bilimsel hata ile karşı karşıya olduğumuzu da kanıtlıyor. 

Yapılan hata kasıtlıdır ve bu insanlık adına, insanlığa karşı işlenmiş suçlar klasörüne dahil edilebilecek büyük bir suçtur. Çünkü aklı seküler veya dindar diye ayırmak mümkün değildir ve bu tür ayrımlara bağlı olarak aklın kendi yolunu seçmesini engellemek insan aklının kısırlaştırılması ve kırıma uğratılması girişimidir; bu da herhangi bir insan ırkının soyunu kurutmakla eş anlamlıdır. 

Akıl için bilginin kaynağının önemi yoktur, akıl zekânın direktifleriyle kaynağı ne olursa olsun bilgiyi işler, sonuçlar elde eder ve elde ettiği sonuçlarla yeni çıkarımlar yapar, kanıtlayamadığı teorileri tarafsız bir şekilde sonsuz teoriler çöplüğüne atar, bu anlamda insan aklı nesnel çalışan bir makineden farksızdır.

Bugün bütün dünyayı saran satanist kurgulu seküler aklın karşılaştığı donma, katılaşma ve çözümsüzlük insan aklının nesnelliğini stratejik olarak bozma girişimlerinin ulaştığı -binlerce yıllık insanlık tarihinde de görüldüğü gibi- ve ulaşacağı yeri net bir şekilde görmemizi sağlamaktadır.

Şimdi bazı tanımlama çabalarına yeniden bakalım:

TDK, Fransızca asıllı ‘seküler’ sözcüğünü ‘dünyacı’ veya ‘yüzyılda bir olan, yüzyıllık’ olarak tanımlıyor. Sekülerizm (sekülarizm) de bu anlamda ‘dünyacılık’ ya da ‘yüzyılcılık’ olarak ortaya çıkıyor. (2) 

Wikipedia, ‘Sekülerizm. Akıl ve mantığı esas alan örgütlü bir toplum yaratmayı amaçlayan düşünce akımı’ diyor. (3)

Brittanica da şöyle tanımlamaya çalışıyor: ‘Sekülerizm, dini insan varlığının diğer alanlarından ayıran, genellikle insan yaşamının din dışı yönlerine daha fazla vurgu yapan veya daha spesifik olarak dini siyasi alandan ayıran bir dünya görüşü veya siyasi ilke. Sekülerizmin kesin bir tanımını yapmak akademisyenler için bile zordur. Örneğin Kanadalı filozof Charles Taylor, "sekülerizm ile neyin kastedildiğinin tam olarak açık olmadığını" gözlemlemiştir. Gerçekten de bu isim altında toplanan oldukça farklı formüller vardır." Sekülerizmin tanımı, farklı bağlamlarda bazen örtüşen iki anlamı ve ilgili seküler ve sekülerleşme terimleri nedeniyle karmaşıktır.’ (4) 

Kendisini bile tanımlayamayan bir aklın seküler akıl olarak yüzlerce yıldır dünyayı her türlü zorbalıkla yönetiyor olduğunu bildiğinizde seküler aklın travmalarının da her alanda insanlığı içinde yaşadığımız - Gazze’deki gibi soykırımlarla dolu- dünyevî cehenneme sürüklediğini fark etmekte zorlanmazsınız.

Seküler aklın travmaları insan bedenini ve ruhunu paramparça edecek ardıl ve bileşik travma kasırgaları veçok boyutlu örselenmeler oluşturmuştur; özellikle doğada, insanlarda, toplumlarda ve bitki-hayvan her canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili hasar belirtileri bırakan, stres üreten, bir doku ya da organın (erkeklerin ve kadınların cinselliğine yönelik cerrahi müdahaleler gibi) yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan sonsuz yaralarla dolu bir dünyevî yaşam oraya çıkmıştır.

Bugün ve şimdi seküler aklın ürettiği travmalarla yüzleşmek ve nesnel olduğunu iddia ettiği halde şeytanî bir öznelliği herkese dayatan bu ahlaksızlığa müdahale etmek zorundayız.

Eğer bunu yapmazsak ve eğer bunu insan aklına saygı duyarak yapmazsak seküler akıl olarak pazarlanan şeytanî aklın ulaşacağı gücü ve sınırları hayal bile edemeyeceğiz.

Bu gerçek kendisini gittikçe azalan sayıdaki insana fark ettirmeye devam etmektedir; aklın insana ihtiyacı vardır, ancak en fazla ihtiyaç duyduğu şey katışıksız ve saf aklın yaratıcısı olan Allah’ın yardımıdır.

Biz bu yardımı hak edecek değerde olmak için çabalamalıyız.


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 09.09.2024, Sonsuz Ark, Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar


Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar

Seçkin Deniz Yayınları


Dipnotlar:

(1) https://anthropology.columbia.edu/content/exploring-idea-secular-reason-0 
(2) https://sozluk.gov.tr/
(3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sek%C3%BClerizm 
(4) https://www.britannica.com/topic/secularism 


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı