25 Eylül 2024 Çarşamba

SA10990/SD3263: Mıra | Öznel Şeyler 33: Gerçek Kulağınıza Ne Fısıldar, Bilir misiniz?

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Şimdi, her şeyin bilgisine sahip olduğunuzu iddia eden siz hangi bilginin sizi gerçekten uzaklaştırdığını görebiliyor olmalıydınız."

Gerçek gölgelerden çıkıp elinizi tuttuğunda kulağınıza ne fısıldar, bilir misiniz?

Nereden bileceksiniz ki, gerçeğin sayısız parçası ve hem kendiliğinden hem de beşerî müdahaleler nedeniyle sırların ve algoritmaların arkasına saklanmış sonsuz yüzü var. Ama bilirsiniz, gerçek size fısıldadığında onu duyarsınız, çünkü onu duyacak kadar yakınlaşmış ve bilmeyi hak ettiğinizi kanıtlamışsınızdır.

Gerçek bize hep aldatıldığımızı fısıldar, işte bu biz hak ettiğimizde elde ettiğimiz tek ödüldür. 

Peki biz bu ödülü hiç hak ediyor muyuz? 

Her birimiz için geçerli olan bir soru bu. 

Okuduğumuz, algıladığımız, yorumladığımız ve çözdüğümüz problemlerin bize ikram ettiği şeydir bu ödül. Gerçek bize o âna dek aldandığımızı işte o zaman fısıldar, emeklerimizin karşılığını bize cömertçe söyler.

Peki hangi insanlar psikolojinin, psikanalizin ve psikiyatrinin başlangıcından bu yana bütün insanları aldattığını gerçeğin fısıltılarından öğrenebildi?

Hangi dinden olursanız olun büyük çoğunluğunuz psikolojinin, psikanalizin ve psikiyatrinin kurucuları olan materyalist ya da marksist ya da genel olarak satanistlerin kurdukları inanç ağının bir parçası olarak aldatıldığınızı öğrenemediniz, çünkü gerçeğin size fısıldayacağı bir sorgulama ânınız olmadı. Kuşku duymadınız, itaat ettiniz ve dokunulmaz ruhunuzu onların kirli ellerine teslim etmekte tereddüt etmediniz.

Oysa onlar antik Mısır’dan, Çin’den, Hint’ten, Pers’ten, Yunan’dan, Roma’dan devşirerek getirdikleri ve önünüze koydukları materyalist ya da mistik felsefeyi son yüz elli yılda karma bir şekle sokarak ruhunuzun olmadığını iddia ediyorlardı ve sizinle alay ederek olmadığını iddia ettikleri ruhunuz -psykhe- üzerinden bilim adını verdikleri bir yapı-kütüphane ürettiler; adına psikoloji, psikanaliz ve psikiyatri dediler; amaçları ruhunuzu ve bedeninizi bir nesneye çevirmek ve sizi köleleştirmekti.

Hiç araştırdınız mı?

Lutheryan bir papazın oğlu olan ve psikolog sıfatını ilk kez kullanan Marksist Alman Profesör Wilhelm Wundt, insanın ruhunun -eğer gerçekten varsa- önemsiz olduğunu, çünkü insanın yalnızca fiziksel olarak gözlemlenebilir olgular açısından anlaşılabileceğini ileri sürdü. İnsanın ruhsal doğasını aramanın, psişe olmadığı için zaman kaybı olduğunu düşündü. Böylece psikoloji, ruhu reddeden ruhun incelenmesi haline geldi, üniversitelerde yaygınlaştı ve psikologlar günah çıkarılan papazlar ve rahipler olarak insanlığın karşısında kurtarıcı olarak yeniden konumlandılar.

Yahudi bir ateist olan ve Tanrı'yı baskın bir baba figürüne duyulan çocukça ihtiyaçtan kaynaklanan bir fantezi olarak gören ve dinin erken medeniyetin gelişmesinde insanın şiddet dürtülerini dizginlemeye yardımcı olmak için bir gereklilik olduğunu ve şimdi bilim ve akıl lehine bir kenara atılabileceğini iddia ederek yalanlarına sizi inandıran Sigmund Freud, tüm dürtülerin bastırılmış ve kontrol edilemeyen cinsel arzularından kaynaklandığını savunarak bu "modern" insan kavramını psikanalizle daha da güçlendirdi. Bu tür dürtüler daha sonra ilkel ve içgüdüsel olarak "analiz edildi", bu dürtüler bir hayvanı harekete geçirenlerden çok da farklı değildi.

Sovyet Rusya'da, -Sovyet öncesi Rusya'da papazlık eğitimi alan- veteriner Ivan Petrovich Pavlov, diktatör Stalin'e, insanın devlete daha iyi hizmet etmesi için nasıl kontrol edilebileceğini keşfetmesi için deneyler yaptırdı. Köpeklerin emirle köleleştirilebildiği gibi insanların da köleleştirilebileceğini düşündü. İnsan artık akılsız bir hayvan seviyesine indirilmişti ve böylece psikiyatri, zalim hükümetler için bir araç olarak doğmuştu.

İnsanın sadece bir bedenden ibaret olduğuna inanan psikoloji ve psikiyatri, ruhun var olmadığı, sadece fiziksel bir beynin, doku ve sinir hücrelerinin bir araya gelmesinden oluşan bir yapının var olduğu düşüncesini ortaya atmıştı.

Ve insan artık bir ruha sahip olmadığından, her türlü barbarca "tedavi" ile daha da aşağılanabilirdi. Aslında, "modern" psikiyatristlerin hayal ettiği ilkel yöntemler dizisi, hipnotik ilaçlar, lobotomiler, elektrik şoku ve uyuşturulmuş ve komadayken beyne cıvatalar monte etmeyi içeriyordu; bunların her biri insanı bitkisel bir forma sokuyordu.

Psikolog materyalizme, yani ‘her şeyin saf madde olduğu’ ilkesine inanıyordu; umutlar, hayaller, aşk, ilham gibi şeylerin hepsi sadece beyindeki kimyasal reaksiyonlardı. Bu teoriden yola çıkarak, bedenin ruhtan daha yüceltildiği ve maddi varlıkların kişinin ruhsal huzurundan daha önemli olduğu bir toplum üretmeye çalışıyorlardı.

Şimdi, her şeyin bilgisine sahip olduğunuzu iddia eden siz hangi bilginin sizi gerçekten uzaklaştırdığını görebiliyor olmalıydınız.

Peki görebiliyor musunuz?

Bir ruhunuzun olmadığını iddia edenler, ruhunuzun olduğunu çok biliyorlardı, sizi aldattılar, olmadığını iddia ettikleri ruhunuza bedeniniz ve beyniniz üzerinden tecavüz ettiler. Bugün milyarlarca insan bu tecavüz sonucu doğmuş milyarlarca gayr-i meşru ruha sahip, fark edebiliyor musunuz? 

Gerçek gölgelerden çıkıp elinizi tutarak kulağınıza ne fısıldıyor, duyabiliyor musunuz?

Yüz elli yıllık satanist aldanış sona erecek mi artık?

Çocuklarınıza ait saf ruhları koruyabilecek misiniz?

Gerçeğin hak ettiğiniz için size verdiği ödülü çocuklarınıza hediye etmek istemez misiniz?

Okuduğumuz, algıladığımız, yorumladığımız ve çözdüğümüz problemlerin bize ikram ettiği şeydir bu ödül. Gerçek bize şu âna dek aldandığımızı işte şimdi fısıldıyor, emeklerimizin karşılığını bize cömertçe söylüyor.

Siz inanmak istemeseniz de.


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 25.09.2024, Sonsuz Ark, Mıra | Öznel Şeyler


Mıra | Öznel Şeyler

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

Seçkin Deniz Twitter Akışı