Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Siz de görüyor musunuz, bilmiyorum, sanki iyilikle yüklenmiş ‘insanlık’ insanlardan ayrılıyor yavaş yavaş ve gözümüzün önünde uçup gidiyor bir bilinmeze doğru. Geride kalan şeye ne diyeceğiz, onu da bilmiyorum. Siz biliyor musunuz?
‘Bir insanlık yap!’ derdi eskiler, hatırlar mısınız? Bir zalimden, bir alacaklıdan, bir vicdansızdan istenen şey ‘bir insanlık’tı. İnsanlık iyilik yapmaktı, hoşgörülü olmaktı, bencil olmamaktı, güler yüzlü davranmak ve incitmemekti.
Çoğu zaman bağışlayıcı olmak, insanların sırlarını başkalarına anlatmamaktı ‘insanlık yapmak’; ihtiyacı olana yardım eli uzatmak, yetimi ve yoksulu kollamak, sağ elinin verdiğini sol elinin bilmemesini sağlamaktı kimi zaman.
Kimi zaman da ağlamaktı sessizce; bir köşede, bir kuytuda, gözyaşları kimseye görünmesin diye hasretle geçmiştekileri anarak rahmet dilemek ve dua etmekti. Gücünün yettiğine koşturmak yetmediğine nasihat etmekti.
‘Bir insanlık yap!’ derdi eskiler, hatırlar mısınız?
Yoksa hatırlayacak bir insanlık bırakmadan çekilip gidiyor mu insanlık sizden? Bir bilinmeze doğru sürüklenen insanlığın ruhundan koptunuz mu şimdiden?
Oysa zamanınız vardı daha, insanlık bütünüyle çekip gitmemişti insanlardan uzaklara.
Çoğunuzun insanlıktan koptuğunu görüyorum, üzgünüm, bu kadar çok bencilin, acımasızın olduğu bir dünyada hangi gerekçeyle onlara uyduğunuzu biliyorum; kendinizi yalnız hissetmemek için insanlığınızdan kaçıyorsunuz.
Yalan söyleyenlerle beraber yalan söylüyor, hak etmediğinizi onlarla beraber istiyorsunuz. Öldürenlerden korkuyor ve öldürülmekten korkarak sessiz kalıyorsunuz, hırsızlara göz yumduğunuzda onların size dokunmayacağını umuyorsunuz. İnsanlıktan hızla kopanlarla birlikte olunca ayakta kalacağınızı sanıyor ve akılsız bir şekilde geride kalan vahşetten şikayetçi oluyorsunuz.
Bunu niye yapıyorsunuz?
Tek sebebiniz ‘yalnız kalmak korkusu’ olmamalıdır, diye düşünüyorum. Başka sebeplerin de olduğunu, şeytanın içinizdeki verimli toprakları zahmetsizce ektiğini ve sizi ‘insanlık’tan kopmanız için ikna ettiğini düşünüyorum.
‘Yalnız kalmak korkusu’ şeytanın fısıltılarının ruhunuzda yer bulması için üflenmiş bir büyüdür bence, işte söylüyorum. Çünkü biliyorum, Allah’a inanan bir insan yalnız olmadığını bilir, Allah’a inanan ve Allah’a güvenen hiç kimsenin yalnız olmayacağını, yalnız hissetmeyeceğini ve yalnız kalmaktan korkmaması gerektiğini bildiği gibi.
İşte söylüyorum:
Allah’a inansaydınız, Allah’a güvenseydiniz ve Allah’ın emir ve yasaklarını hayatınızın merkezine yerleştirseydiniz iyilikle yüklenmiş ‘insanlık’ insanlardan ayrılıp gitmezdi bir bilinmeze doğru.
Çok daha basit bir şekilde söylüyorum:
‘İnsanlık’ insana aitti ve insan iyi olduğu için ‘insanlık’ iyiydi. İnsana insanlığı bahşeden Allah’tı.
Siz de görüyor musunuz, artık iyilikle yüklenmiş ‘insanlık’ insanlardan ayrılıyor yavaş yavaş ve gözümüzün önünde uçup gidiyor bir bilinmeze doğru. Geride kalan şeye ne diyeceğiz, düşündüm ve artık onu biliyorum.
Bildiğim için çok üzgünüm ve soruyorum size:
Şeytanlık nasıl?
İnsanlığı kovduğunuz için size kalan ve bin bir zahmetle yüklendiğiniz şeytanlık nasıl?
Kötülükten başka ne var şeytanlıkta?
‘Bir insanlık yap!’ derdi eskiler, hatırlar mısınız?
İnsanlıktan ne zarar gördünüz?
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.