Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Geldiğimiz noktada sabırlı, anlayışlı ve tevekküllü olmanın yetmediğini de acı çekerek önce o görmüştü, akıllı da olmak gerekiyordu."
Kötülük için çalışan Samirîlerin ne kadar büyük, güçlü ve etkili organizasyonlar kurduklarını görüyordum; her şey parayla yürüyordu, parayı kontrol etmek için de nükleer ve geleneksel silahlar dahil her türlü entrika ve şiddet baskı aracı olarak her an işler durumda dünyanın bütün atardamarlarında ve toplardamarlarında çalışıyordu. Yasal ya da yasa dışı her şey onların istediği gibi yürüyordu.
Kötülük üreten bu piramidal yapıdaki organizasyonların tamamının aslında birer terör organizasyonu olduğunu da fark ediyordum, bu organizasyonlar bileşiğinin adı da çok basit ve netleştirici olmalıydı. ‘Şeytanî Terör Örgütü’ gibi mesela ve bu örgütün liderinin de Şeytan’dan başkası olamazdı; bu kadar büyük çarpanlarla çalışan ve yayılan kötülüğü herhangi bir insanın aklı tasarlayamazdı çünkü.
Terry Melanson’ın analizine tekrar dönecektim, çünkü Bân’la şirket arasındaki yol bitmek üzereydi ve günün süren dakikalarının her zamanki gibi iç içe geçmiş olgular ve olaylar arasında dengeli bir şekilde geçmesi gerekiyordu.
Şirkete ulaştığımda saat 7.35’ti. Fırtına’yı o saatte şirkette görünce şaşırmıştım. Ailesini anne ve babasının yanına bırakmıştı ve şirkete normalden çok daha fazla zaman ayırıyordu. Bunu neden yaptığını sordum, yolda anlatacağını söyledi. Beni havaalanına yine o bırakacaktı.
Şirketle ilgili birkaç kısa toplantı yaptıktan sonra havaalanına gitmek üzere ayrıldığımızda Fırtına’nın yüzünden belirgin bir şekilde yansıyan huzuru ve heyecanı görmek beni de sevindirmişti. Zaten yola çıkar çıkmaz anlatmaya başlamıştı.
Bedeni arabayla bütünleşmişti ve elleri, ayakları, gözleri araba için odaklanırken dili ayrı bir şekilde işliyordu. Çoğu zaman onun bir makine olduğundan şüphelendiğimi söylemiştim ona. O da gülerek, ‘Abi, yapım bu. Her şeyi planlıyorum ve yapmaya başladığımda her şey kendiliğinden ve sistematik olarak işliyor, ben de zihnimi dinlendirirken daha özgür bir şekilde düşünebiliyorum!’ diye cevap vermişti.
‘Makinelerin özel hayatı olmaz!’ demiştim ben de gülerek. ‘Evde sıkıntı çıkmasın sonra?’
‘Çıkmaz Abi!’ demişti o da rahat bir şekilde. ‘Karım olağan dışı istekleri olan biri değil; sabırlı, anlayışlı ve tevekküllü.’
Geldiğimiz noktada sabırlı, anlayışlı ve tevekküllü olmanın yetmediğini de acı çekerek önce o görmüştü, akıllı da olmak gerekiyordu.
Neşesini bozmak istemiyordum, ona ‘Acı çekmek insanı olgunlaştırıyor olmalı, Fırtına!’ diyerek takıldım. ‘Kadınlar birkaç günde yaptıkları büyük hataları fark etmezler ve hemen pişman olmazlar. Muhtemelen çektiğin derin acılarla olgunlaştığın için huzurlu olmayı keşfettin!’
Gülen yüzü aydınlandı ve ‘Kesinlikle haklısın, Abi’ dedi. ‘Boşanmayı da göze almış biri olarak düşündüğü zaman insan daha da olgun bakabiliyor her şeye. Sanırım karım kararlı olduğumu gördü ve bu onda inanılmaz bir değişim başlattı!’
‘Acele etmiyorsun değil mi böyle düşünürken?’ diye sordum kaygılı bir şekilde. ‘Kadınlar kolay değişmezler, hatta hiç değişmezler!’
‘Ben değiştim ama Abi!’ diye itiraz etti Fırtına. ‘O neden değişmesin?’
‘Sen değiştiğini mi düşünüyorsun?’ dedim gülümseyerek. ‘Ben aynı Fırtına’yı görüyorum oysa, ama bu Fırtına biraz hırpalanmış heyecanlı bir çocuk!’
‘Erkekler de değişmez mi demek istiyorsun, Abi?’ dedi o da gülümseyerek.
‘Erkekler olgunlaşır, kadınlar değişmez!’ dedim ben de sesli bir şekilde gülerek. ‘Kadınlar değişirse dünyada sorun kalmaz çünkü. Bir kadın ezikse eziktir, zorbaysa zorbadır; istikrarlıdır yani. Ezik bir kadının bir zorbaya dönüşmesini bekleyemezsin, zorba bir kadının da ezik bir kadına. Belki ezik bir kadın küsebilir en fazla, zorba kadın tırnaklarını biraz geri çekebilir; hepsi o kadar. Eğer kadın sevgi dolu ve merhametli ise sen ondan sevgiyi ve merhameti söküp alamazsın, ama sevgisinden ve merhametinden kullanılmışsa küser ve kimseye merhamet etmemeyi seçebilir. Bu da onun değişmediğini gösterir.’
‘Nasıl yani Abi?’ dedi şaşırarak. ‘Şimdi karım beni kandırıyor mu pişman olduğunu ifade ederek. Boşayayım mı?’
‘Sen bir makinesin demiştim ya Fırtına!’ dedim gülerek. ‘Bu söylediklerimden bu sonucu ancak bir makine çıkarabilir. Boşanmaktan söz eden kim? Boşanmak risk haritasını senin ve karın için görünür hale getirme adımıydı. O adımı başarılı bir şekilde uyguladın. Bu kısacık sürede aldığın olumlu geri dönüşler de sıcak etkiye sıcak tepki olarak değerlendirilebilir ancak, sorunlarının çözüldüğü anlamına gelmez.’
‘Abi!’ dedi hafifçe titreyen sesiyle. ‘Korkutma beni!’
‘Anneni düşün, kız kardeşini düşün, tanıdığın yakın-uzak akraba kadınları ve iş dolayısıyla tanıdığın kadınları düşün!’ dedim yine gülümseyerek. ‘İçlerinden bir tanesinin değiştiğine şahit oldun mu hiç?’
Biraz durdu, düşündü ve hemen cevap verdi:
‘Yok Abi’ dedi gülerek. ‘Hepsi ilk tanıdığım anda ne gördüysem aynı şeyleri görüyorum. Yine haklısın!’
‘Bunları neden konuşuyoruz, biliyor musun?’ diye sordum biraz da sesime gizem katarak.
‘Niye Abi?’ dedi heyecanla.
‘Bir daha aynı cehennemi yaşama diye!’ dedim ciddi bir ses tonuyla. ‘Sen de karın da henüz gençsiniz; ikiniz de ailelerinizin etkisiyle evlendiniz. Aranızdaki bağ, geleneksel ve kültürel bir bağ. Senin ondan beklediklerin vardı, onun da geleneksel olarak senden bekledikleri. Birbirinizin beklentilerini karşıladınız, ikiniz de temel kaygılarınızdan arındınız, ama karın bununla yetinmedi, cenneti garantilemeyi seçti!’
Fırtına kahkahalarla gülmeye başlamıştı ve bir türlü durduramıyordu kendisini.
‘Ona cenneti garanti etmeden, onu şeyhinden aldığı cennet garantisinden vazgeçiremezsin; bu değişmez!’ dedim o gülerken. ‘Senin mahşer gününde bütün müridlerini kibrit kutusuna koyup cübbenin cebinde cennete sokma gücün var mı?’
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.