18 Ocak 2025 Cumartesi

SA11215/SD3379: Sıkıntı (Roman); 10. Bölüm-Deniz 13

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Mahir’in milliyetçi duyguları işin bu noktasında birdenbire kabarıyor ve entelektüel afrodizyak dozu yüksek aforizmaları kaldırıp çöpe atıyordu: ‘Diktatörse bizim diktatörümüz, size ne?’"

Meselenin Gezi Parkı’ndaki birkaç ağaç olmadığını herkes biliyordu, ama ‘ağaç doğaydı, temiz havaydı, korunmalıydı’ tantanası üzerinden Türkiye yaklaşık iki ay her türlü karanlık saldırıya uğruyordu. Üstelik bunu, kendisinden önceki yüz yılda çölleştirilmiş vatan toprağına milyarlarca ağaç diken Erdoğan döneminde yapıyorlardı. 

Osmanlı İmparatorluğunu paramparça ederek milyonlarca insanı öldüren, sakat bırakan, yoksullaştıran, tahrip edilmemiş köy ve kent bırakmayan Batı, iki yüz yıldır hiç değişmemişti; Satanist diktatörlüklerini gizlemek için yıkmak istedikleri her lidere ‘diktatör’ diyorlardı. 

Mahir’in milliyetçi duyguları işin bu noktasında birdenbire kabarıyor ve entelektüel afrodizyak dozu yüksek aforizmaları kaldırıp çöpe atıyordu: ‘Diktatörse bizim diktatörümüz, size ne?’

Bekçi’nin o ince işçiliği  İngiliz entrikalarından sonra Alman entrikalarını da ayrıntılarıyla tarihe nakşediyordu:

“Almanya’da Bild Gazetesi Başbakan Erdoğan için 'Beton kafalı' ifadesini kullandı. Gazete, Hüriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün ‘Gezi’ olaylarıyla ilgili yorumlarına yer verdi; Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği ile ilgili de anket başlattı. Focus dergisinde Türkiye uzmanı Udo Steinbach, Başbakan Erdoğan'ı "Beton kafalı" olmakla suçlayarak Esed'e benzer bir tavır gösterdiğini söyledi ve "Erdoğan yeni Hitler mi?" diye sordu. 

TAZ gazetesi Gezi olaylarıyla ilgili haberinde "Yeni Osmanlı klişeleri. Despotun Estetik Merakı: Gezi Parkı'nın yerine neden kışla yapmak istiyor? Başbakan’ın paranoyaları" gibi tanımlar kullandı. Der Spiegel dergisi, Erdoğan'ın "dünyanın en büyük ekonomilerinden birinin demokratik seçilmiş başbakanını değil, çıldırmış bir despotu andırdığını" yazdı. Dergi, Erdoğan'ın konuşmasını genel olarak "korkutucu, öfke dolu ve kutuplaştırıcı" olarak betimledi.”

İtalyanlar tarihten koşup geleceklerdi hemen:

“İtalya’da La Repubblica gazetesi, "Erdoğan, kaslarını gösterdi" yorumuna, La Stampa internet sitesi, "Sultan Recep Tayyip Erdoğan'dan yüz binlerce gencin protesto hareketine demir yumruk" ifadesine yer verdi.

Vatikan'da günlük ekonomi gazetesi İl Sole 24 Ore internet sayfasında, "İmparatorluk rüyası gören Sultan", "Bu kez Erdoğan aldattı" diye yazdı.”

Fransızlar beş yüz yıllık nefretlerini unutmamaya kararlılardı:

“Fransa’da Le Monde, “Erdoğan ülkenin tepesinde soyutlanıyor, Abdullah Gül krizden, güçlenerek çıkabilir' diyordu.”

İngilizler her saldırılarında bir parça koparabilmek için çakal sürüleri gibi sürekli dönüp duruyorlardı avlarının etrafında:

“İngiltere’de The Telegraph "Akıllı olma zamanı" başlıklı yazıda Erdoğan'a “Aklını başına topla!” çağrısı yaptı. The Economist Erdoğan’ın Osmanlı’da ilk kurumsal reformları başlattığı için tahttan indirilen ve öldürülen III. Selim tabanlı fotoğrafa Erdoğan’ı yerleştirerek, ona ‘Sultan’ dedi.

BBC, “Erdoğan 'sınıra' vardı. 2011'den önce var olan ılıman siyasi iklimin kötü yönde değişmesi onun için iyi olmadı. Başbakan'ın Türkiye için en iyi olanın ne olduğunu kendisinin bildiğini düşündüğü ve muhalefete müsamaha göstermediği algısı ekleniyor. Erdoğan, kendisine oy vermeyenlerin iradesi olmadan yapabileceklerinin sınırına vardı. O hâlâ Türkiye'nin en popüler politikacısı. Fakat ülkede kutuplaşma devam ederse, bu pek para etmeyebilir.” diyordu.

Cevval’in ‘olağan şüpheliler’i hiç değişmeyecekti, bu kez liderleri yetmiş yıldır ABD idi:

“Wall Street Journal, Gezi göstericileri ile Başbakan Erdoğan arasındaki ihtilafın Türk ekonomisi için "ağır bir bedel" oluşturduğunu, Erdoğan’ın taviz vermesi gerektiğini yazdı.

Washington Post, ABD'nin Türkiye'nin yardımına ihtiyacı olduğu bu dönemde "protestolar tehdidiyle karşı karşıya" olan Erdoğan'ın Suriye konusunda istediği gibi hareket edemeyeceğini öne sürdü. CHP Genel Başkanı Yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun Erdoğan'ın "kanatları kısılmış" sözlerine de yer verdi.

"Erdoğan'ın havası yok oldu" diyen gazete Lehigh Üniversitesi'nden Henri Barkey'nin "Erdoğan ile ilgili algı, Avrupa ve ABD'de dramatik biçimde değişti" yorumunu yaptı.”

Henri Barkey’in, daha sonra 15 Temmuz darbesinin planlayıcılarından biri olduğu tespit edilecekti. Her şey birbirine karıştırılmıştı, ama Samirîler kardeşlerini tanıyorlardı, kuzuların arasına karışmış beyaz kurtlar gibiydiler.

“Beyaz Türk dayanışmasına destek vermeyen akademisyen, sanatçı, iş adamı, yazar ve benzeri ünlü kişiler ‘yandaş’ klişesi ile tehdit edilerek Gezi Parkı eylemlerine destek vermeye zorlandılar. Baskı terörü sınır tanımıyordu. NTV ve bağlı şirketlerden biri olan Garanti Bankası Genel Müdürü ‘Ben de Çapulcuyum’ diyerek, şiddet üreten göstericileri ‘Birkaç Çapulcu’ diyerek niteleyen Başbakan Erdoğan’a karşı konumlanmak zorunda bırakıldı. Boyner Holding’in sahibi Cem Boyner gibi gönüllü taraf belirleyenler de vardı. Taksim’de Koç Holding’e ait Divan Otel ise eylemcilere üs oldu ve lojistik destek verdi.” diyordu ‘Deniz Yazarı’, her şeyin akıp durduğu denizlerin biriktirdiği tortuları dışarı vururken.

“Gösteri grubunun ilk liderlerinden biri İktidar Partisi’nin 36 yıllık PKK terör sorununu çözme iradesinin farkında olan ve bu iradenin gerçekleşmesi için aktif olarak çalışan ve şiddet içeren göstericileri engellemek için kullanılan gazdan etkilenen BDP istanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder idi. Ancak BDP’nin kendisini temsilcisi olarak tanımladığı Kürtler kitlesel olarak bu eylemlerin içinde yoklardı.

Gösterilere karşı çıkanlar da birkaç yüz yıldır çıkarları hiç gözetilmeyen, ancak Ak Parti iktidarı tarafından önemsenen ve yaşam koşulları, satın alma güçleri gittikçe iyileşen %50’lik kesimden daha fazlasıydı.

Göstericilerin ve destekçilerinin yaşadığı travma on yıldır derinleşen bir tepkisellikle açığa çıkmıştı. Demokratik yollarla ifade edemedikleri düşüncelerini büyük bir coşkuyla darbe çağrısı yapan gösterilerle açığa vurmaktan, sık sık Başbakan’ı idamla tehdit etmekten hoşlanıyorlardı. Ak Parti İktidarı her seçimde arttırdığı oy oranı ile onları umutsuzluğa sürüklüyordu.”

‘Erdoğan’dan önce hepiniz neredeydiniz?’ diye soruyordum ben o dönemde, beni de etkilemek için ısrarlı bir şekilde konuyu açanlara. ‘2002’den önce, Erdoğan yokken siz vardınız ve bugün halk arasında ya da devletle halk arasında çatışma nedeni olarak ortaya koyduğunuz her şey sizin eseriniz. Erdoğan beslendiğiniz bataklığı kurutmak istediği için ona engel olmak istiyorsunuz. Hepsi bu!’

Erdoğan seçmenlerine şeriat vaat etmiyordu. Avrupa Birliği’ne üyeliği stratejik bir hedef olarak belirleyen ‘Muhafazakar Demokrat’ merkezli parti programında vaat ettiği gibi çalışıyordu; ancak ‘Gezi Terörü’nde görüldüğü üzere Türkiye, Avrupa Birliği standartlarında müreffeh bir topluma, gelişmiş bir ekonomiye, insanların özgür seçimleriyle şekillenen bir demokrasiye, dinî özgürlüklere ve temel insan haklarına sahip olamazdı.

“12 Eylül 2010’da yapılan referandumla göstericilerin ellerindeki yargısal silahlar da normatif özelliklerine kavuşunca, AB standartlarında yapılan her yasal düzenleme için tepkisel bir karakter ürettiler. Her seferinde değişen bu karakter, en küçük bir değişikliği, şiddetle karşı çıkarak ve konuyu uluslar arası kamuoyuna taşıyarak önlemeyi düşünen bir karakterdi.” diyordu ‘Bekçi’. “Demokrasi’nin tanımını kendileri yaptıkları halde bu tanımın yetersizliğini ‘Erdoğan ve Türkiye’ üzerinden tartışmak istiyorlardı. Göstericilere ve destekleyen kitleye göre, plebisit, referandum ya da seçim bir çözüm olamayacaktı.” diyordu ‘Bekçi’.


<< Önceki                      Sonraki>>


[17.01.2025, 10/27 (816))]


Seçkin Deniz, 18.01.2025, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

      

Seçkin Deniz Twitter Akışı