Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Herhangi bir Hollywood yapıtını izlediğinizde, -edilgen bir izleyiciden daha çok- eleştirel bir bakışa sahip bir gözlemci olarak, ne hissediyor ve ne düşünüyorsunuz?
Herkes izlediği sinema ve dizi içeriklerine eleştirel gözle bakmıyor, bunu siz de biliyorsunuz; ‘Bu bir eğlence çok fazla ciddiye almaya gerek yok’ da diyebilirsiniz. Bu hakkınızı kısmen saklı tutmanızı isteyerek ek bir soru daha soruyorum:
''Eğlence' dediğiniz şey, sizin olgulara, olaylara, insanlara, temel olarak dinî ve ahlakî değerlere bakışınızı değiştiriyor mu, değiştirmiyor mu?'
Eğer ‘değiştirmiyor’ diyecekseniz, sizin adınıza çok üzüldüğümü söylemem gerek. Farkında değilsiniz; kişiliğiniz edilgenliğinizin boyutlarını ölçemeyecek kadar dağılmış durumda ve siz bulunduğunuz her yerde ‘iyilik’ adına çevreniz için ciddi bir tehditsiniz.
Eğer ‘değiştiriyor’ diyecekseniz, o halde eleştirel bakmak zorundasınız; yani gözlemci olarak da bakmanız gerekiyor senaryoların amaçlarını doğru bir şekilde tespit etmek için. Bu konuyu edilgen izleyicilerden daha çok sizinle konuşmamız gerekiyor; çünkü kusursuz edilgenliği reddeden bir kişilik yapınız var ve bunu korumak için çok fazla fırsatınız ve zamanınız yok.
Biliyorsunuz; her senaryo -sahne sanatlarının başlangıcından bu yana- yan amaçlarla birlikte temel bir amaca hizmet eder; karakterler, olgular, olaylar örgüsü, kostümler, mekânlar ve zaman bu amaca uygun bir şekilde kullanılır.
Birkaç hafta önce vizyona giren herhangi bir Hollywood filminde, insan unsurunun nasıl tasarlandığını gözlemlemiş olmanızı umarak -ve günümüz yaşayan insanının nasıl hedef alındığını kolaylıkla ölçmeniz açısından- bir soru daha soruyorum:
‘İzlediğiniz filmdeki karakterler nasıl inanıyor, nasıl düşünüyor, nasıl davranıyor ve nasıl eğleniyor?’
Herhangi bir veya birkaç karakterin eğlence anlayışı üzerinden davranışları, düşünceleri ve inanışları gözlemlememizin çok kolay ve mümkün olduğunu düşünüyorum.
Eğlence dendiğinde, kalabalık ve bol ışıkla ya da ışık oyunlarıyla canlanan, bir DJ yönetmenliğinde, -daha çok telli ve vurmalı çalgılarla atmosferi dolduran- yüksek sesli müzikle dans eden kadınlı erkekli bir kalabalığı düşünmenizi istiyorum.
Sahnede bir -veya bir grup- kadınının neredeyse çırılçıplak bir şekilde dans ettiği bir ortamda, ellerinde içki kadehleri ya da uyuşturucu –veya aynı anda hem uyuşturucu hem de içki- bulunduğunu fark etmiş olmalısınız.
Biraz daha dikkatle baktığınızda, özel alanlarda bir erkeğin bir- veya birden fazla- kadınla dikey olarak seviştiğini gözlemlediğinizi de not ederek ilerleyelim. Eğer içki-dans-uyuşturucu üçgeni bir partnerle yürümüyorsa, birazdan eğlence mekânında sona erecek olan ekran zamanı, birbirini hiç tanımayan iki kişinin oradan birlikte ayrılarak -muhtemelen bir meskende devam edecek olan- yatay cinsel ilişki sahnelerini taşıyacak gözlerinize.
Bu sahneleri, geriye doğru giderek izlediğiniz her sinema filminden veya dizi sahnesinden tekrar tekrar hatırlamanızı isteyebilirim sizden. Başrol oyuncularının ya da yardımcı oyuncuların kim olduklarının veya neye inandıklarının bir önemi olmadığını biliyorsunuz artık, hikayenin de.
Sizin için herhangi bir inancın, düşüncenin, davranışın önemli olup olmadığını sorgulamaksızın baktığınızda bile, zihninize yerleştirilen ‘eğlence’ anlayışının dünyada giderek normalleştiğini ve yaygınlaştığını, doğal olarak ve bu algısal değişikliğe bağlı olarak davranışların, düşüncelerin ve sonuç olarak ahlakın ve sınırları belirleyen değerleri içeren inançların nasıl hırpalandığını, sarsıldığını ve zayıfladığını açık bir şekilde görebilirsiniz.
Herhangi bir ‘Satanist’ Hollywood senaryosunda temel amaç budur aslında.
Çünkü onlar, inançları zayıflatılmış olan insanların edilgenliğe karşı direnişlerinin azaldığını ve kişilikler arasındaki farkların hızla yok olduğunu çok iyi biliyorlar. İnsanın zaafları üzerinden alınan yolun, verimli bir hasat alanı olarak edilgenliğin sınırsız bir şekilde genişlemesini sağladığını çok uzun süredir tecrübe etmiş durumdalar.
Farkında olmanızı umuyorum, kendiniz için, çocuklarınız için ve insanlığın geleceği için.
Nasıl eğlendiğinizi sorgulamak zorundasınız, aksi halde bütün değerlerinizi ‘eğlence’ adı altında sürüklendiğiniz cehennemde kaybedebilirsiniz.
Sorumu yeniden soruyor ve sizi kararlarınızla baş başa bırakıyorum:
Herhangi bir Hollywood yapıtını izlediğinizde, -edilgen bir izleyiciden daha çok- eleştirel bir bakışa sahip bir gözlemci olarak ne hissediyor ve ne düşünüyorsunuz?
Benimle aynı fikirde misiniz?
Edilgen bir izleyiciden daha çok neyiniz var?
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.