Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Etrafınıza hiç baktınız mı, derin derin düşünerek?
Kendinizden başlayarak aile fertlerinize, akrabalarınıza, komşularınıza, arkadaşlarınıza nasıl davrandığınızı hiç düşündünüz mü?
Nasıl davranıyorsunuz? Bakışlarınızda sizi güdüleyen duygu hangisi? Merhamet mi? Ya da karmakarışık şeyler mi?
İnsan zaman zaman yapmalı bunu; hayatın akış grafiklerinde neler oluyor görmek için. Çünkü toplamda bakışlarınızla tanımlanıyor davranışlarınız, davranışlarınızla köreliyor ya da aydınlanıyor bakışlarınız.
Hayatınız merhametle bakıp bakmadığınıza bağlı olarak size, iyilik ya da değillerini veriyor karşılık olarak.
Merhamet, evet; günümüz insanının, binlerce, hatta milyonlarca yıl önce yaşayan insanlardan hiç de farklı olmayan diğer bütün duygularından biri.
Merhamet bir duygudur bildiğiniz gibi, düşüncelerinizden beslenen ve düşüncelerinize yön veren. Öfke gibi, nefret gibi... ve belki de aynı sınıfta değerlendireceğiniz bir çok çeşidiyle sevgi gibi.
Kendinize en son ne zaman merhametle baktınız?
Eşinize, çocuğunuza, kardeşinize?
Anne ve babanıza?
Merhamet, diğer başka hiçbir şeye, hiçbir duyguya benzemez, sadece kendisine benzer; bunu hiç düşündünüz mü? Çeşitleri yoktur sevgi gibi; belki dersiniz, derin hüzün gibi benzersiz... belki biraz, ama benzersiz olan hüzün değil, merhamet. Hüznü azaltabilir, üzüntüye dönüştürebilirsiniz, hatta hüzün ağırlaştırılarak kahra da taşınabilir kolayca.
Ama merhamet öyle değildir; azaltamaz ya da arttıramazsınız.
Merhamet ya vardır ya da yoktur.
Merhametle doğar bir insan yavrusu; dokunulmamış, taptaze ve herkes için her seferinde özel olarak donatılmış. Ancak sonra kendi akışkanlığıyla insanı okşayarak büyütürken, birdenbire bir yerden, bir insandan, bir hayvandan, bir kitaptan, bir şiirden, bir müzikten, bir tiyatrodan, bir filmden, bir simgeden, bir işaretten ya da bir başka duygudan gelen bir darbeyle düşüncelerinizden uzaklaştırılır.
İnsan, merhameti öldürüldüğünde ölür aslında; kaç yaşında olursa olsun.
Merhamet, size hatırlattığımda hatırladığınız bir şeyse eğer ölmemiştir, ama düşüncelerinizde yoktur; doğal olarak bakışlarınızda da yoktur. Öldürülmemiştir belki ama, ‘öldürülmüş kadar’ yoktur içinizde.
Öldürülmüş kadar yoksa, çağrılamaz mı yokluktan?
Belki ölmemiştir, belki sadece düşüncelerinizde yoktur, belki çağırdığınızda hemen gelecektir.
İlk sorularımı soruyorum tekrar:
‘Etrafınıza hiç baktınız mı, derin derin düşünerek?’
‘Kendinizden başlayarak aile fertlerinize, akrabalarınıza, komşularınıza, arkadaşlarınıza nasıl davrandığınızı hiç düşündünüz mü?’
‘Nasıl davranıyorsunuz? Bakışlarınızda sizi güdüleyen duygu hangisi? Merhamet mi? Ya da karmakarışık şeyler mi?’
Karmakarışık şeyleri bir kenara iterek içinizdeki merhameti yokluktan geri çağırdığınızda, emin olun, büyüyerek gelecektir, düşüncelerinize kocaman bir aydınlık taşıyacaktır cehenneminizi silerek.
Kendinize, eşinize, çocuklarınıza, anne-babanıza, kardeşlerinize, komşularınıza, akrabalarınıza, arkadaşlarınıza merhametle baktığınızda onların da merhameti hatırlayacağını ve çağıracağını düşünmelisiniz.
Merhamet yoksa, yoksunuz; hâlâ farkına varamadınız mı?
İnsana merhametle bakamıyorsanız, hiçbir varlığa merhametle bakamayacağınızı unuttunuz mu?
Çağırmalısınız merhameti; belki çıkagelir sevinçle, bir darbeyle itildiği yokluktan.
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.