Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Hiç düşündünüz mü, gelişmiş Batı Medeniyetine mensup insanların neden mutsuz ve umutsuz olduğunu?
Ve tabi, Batı merkezli modern gelişmişliği ana hedef olarak belirleyen bütün dünya ülkelerinde yaygın olarak süregelen o derin mutsuzluğu ve umutsuzluğu da düşünmüş olmanız gerekiyor.
Gerçekten düşündünüz mü, insanlık bütünüyle neden mutsuz ve umutsuz?
Birlikte düşünelim; eğer düşünmediyseniz ve içinde yaşadığınız bu derin travmanın farkında olmadığınız için bu soruları sormak alınıza gelmediyse.
Batı’nın, Aydınlanma Çağı sonrası yüceltilen isimleri tarafından yürüttüğü, Tanrı’yı, dinleri ve insanları suçlayarak bütün felsefî tartışmaların konusu haline getirdikten sonra, seküler-laik bir akılla yürüyerek ideal insan-ideal toplum arayışları adına insanlığı getirdiği noktada -Tanrı’yı ve dinleri gündeminden çıkardığı halde- yine insanı suçlaması, yaşadığı ve yaşattığı büyük başarısızlığın kanıtıdır.
Evet; insanlığın bugün mutsuz ve umutsuz olmasının temel sorumlusu seküler-laik akıldır ve bu travmanın sorumluları da Aydınlanma Çağı’nın düşünürleri ve onların ardılları olan yirminci yüzyıl şeytanlarıdır.
Bu gerçeği tespit edebiliyor olmak aslında, bir alternatif aramak için başlangıç noktası olabilir. Elbette bu da büyük bir sorumluluk duygusu ile hayata ve insana, insanlığa bakmayı gerektirir.
Kendi geleceğinizi tayin etme hakkınız üzerinden Tanrı’yı ve dinleri aklının gerisine iten ve unutan Batı, sizin kendi geleceğinizi tayin etme hakkınız olduğunu tartışmak bile istemiyor nedense.
Oysa bu hayat, tekil olarak da çoğul olarak da size ait, bir başkasına ya da başka bir topluma ait değil. Doğal olarak size ait olan hayatınızdaki söz hakkı, bireysel olarak da toplum olarak da size ait; bu hakkı sizden almalarına, onlara duyduğunuz büyük hayranlık neden olsa da, hayatınıza dair söz söyleme hakkınızı geri almak zorundasınız.
Çünkü sizi Orta Çağ’dan, hatta tarih öncesi çağlardan daha geriye götüren mutsuzluktan ve umutsuzluktan kurtulmanızın başka bir yolu yok.
Ancak önce ‘steril akıl’dan bahsedebilmemiz gerekiyor; Batı’nın sanrılarıyla donanmış ve tıkanmış olan seküler-laik akıldan uzaklaşarak kendi var oluşuna odaklanan ‘steril bir akıl’ gerek size.
Mutsuzluğunuzun ve umutsuzluğunuzun kaynağı olan Batılı seküler-laik aklın alternatifi ancak ondan arınmış bir akıl olabilir.
Kim bilir belki de seküler-laik aklın inşâcıları kadar organize olmak zorunda olduğunuzu da düşünmek isteyebilirsiniz; ancak bu konuda umutlu olduğumu söyleyemem, çünkü içinde yaşamaya alıştığınız bataklığın dışında yaşayabileceğinize olan inancınız henüz gelişmiş değil ya da yeterli değil.
İnsanlık, her temel kavşakta güçlü ülkelerin dayattığı felsefî temellerle değişmeye başlamıştır, bireysel arayışlarla değil. Allah’ın gönderdiği elçilerin ne kadar etki üretebildiğini de bu bağlamda değerlendirebilirsiniz.
Eğer farkındalık düzeyi yüksek bireylerden oluşan ve söz hakkını kendi geleceği için kullanma becerisi gelişmiş olan toplumlardan ve onların kurduğu güçlü devletlerden bahsedeceksek, bunun için herkesin aynı sorunu görmesi ve çözüm arayışlarına girmesi gerekiyor.
Peki, bunu yapabilecek düzeyde misiniz?
Alkol, uyuşturucu, seks üçgeninden çıkarak temel ihtiyaçlarınızı giderebilecek yeterliliğe ulaştığınızda bunu tartışabiliriz.
Ya da hep birlikte ayaklanarak Batı’ya karşı çıkma ve yeni bir yol arama çabasına girdiğinizde aldığınız ve alacağınız yola bakarak.
Ama şimdi değil; hangi dinden olursanız olun şimdi değil. Çünkü büyük çoğunluğunuz içinde yaşadığı seküler-laik aklın ürettiği bataklığın farkında bile değil.
Haksız mıyım?
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.